Haziran 13, 2023 Genel0

Kireçlenme Tedavisi: Belirtiler, Nedenler ve Seçenekler

Kireçlenme (osteoartrit), eklemlerde zamanla aşınma ve dejenerasyon sonucu ortaya çıkan bir eklem hastalığıdır. Genellikle ileri yaşlarda ortaya çıkar, ancak travma, obezite, genetik faktörler ve bazı eklem rahatsızlıkları gibi diğer etkenler de kireçlenme gelişimine katkıda bulunabilir. Kireçlenmenin belirtileri ve tedavi seçenekleri aşağıda açıklanmaktadır:

Belirtiler:

  1. Eklem ağrısı: Kireçlenmenin en yaygın belirtisi eklem ağrısıdır. Ağrı genellikle eklemin hareketiyle artar ve istirahat halinde azalır.
  2. Eklem sertliği: Kireçlenme, eklemde sertlik ve hareket kısıtlılığına neden olabilir. Sabahları veya uzun süre hareketsiz kaldıktan sonra eklem sertleşebilir.
  3. Eklem şişmesi: Kireçlenme, eklem etrafında şişme ve iltihaplanmaya yol açabilir.
  4. Eklemde krepitasyon: Eklemlerde kıkırdak aşınması sonucu, eklem hareketleri sırasında çatırdama veya kıtırdama sesleri duyulabilir.

Nedenler:

  1. Kıkırdak aşınması: Kireçlenme genellikle kıkırdak dokusunun zamanla aşınması sonucu ortaya çıkar. Kıkırdak, eklem yüzeylerini kaplayan kaygan bir dokudur ve eklemlerin düzgün çalışmasını sağlar. Ancak yaşlanma, tekrarlayan hareketler, travma veya genetik faktörler kıkırdakta aşınmaya neden olabilir.
  2. Eklem iltihabı: Bazı durumlarda, eklem iltihaplanması (artrit) kireçlenmeye katkıda bulunabilir. Obezite, romatoid artrit veya diğer inflamatuar eklem hastalıkları, eklemde iltihaplanma sürecini hızlandırabilir ve kireçlenme gelişimini tetikleyebilir.
  3. Genetik faktörler: Aile geçmişi, kireçlenme riskini artırabilir. Belirli genetik faktörlerin kireçlenmeye yatkınlığı artırdığı düşünülmektedir.

Tedavi seçenekleri:

  1. Konservatif tedavi: Kireçlenme için genellikle ilk tercih edilen tedavi yöntemidir. Konservatif tedavi, ağrıyı azaltmayı, eklem hareketliliğini artırmayı ve yaşam kalitesini iyileştirmeyi amaçlar. Bu tedavi seçeneği egzersiz, kilo kontrolü, fizik tedavi, ağrı kesiciler ve destekleyici aygıtların (örneğin, baston veya eklem destekleri) kullanımını içerebilir.
  2. İlaç tedavisi: Kireçlenme semptomlarını hafifletmek için ağrı kesiciler, nonsteroidal antiinflamatuar ilaçlar (NSAID’ler) veya kortikosteroid enjeksiyonları kullanılabilir. Bunlar ağrıyı azaltabilir ve iltihabı kontrol altına alabilir.
  3. Fizik tedavi: Fizik tedavi, eklem hareketliliğini ve gücünü artırmak için uygulanan egzersizler, masaj, sıcak-soğuk tedavisi ve elektroterapi gibi yöntemleri içerir.
  4. Cerrahi müdahale: Kireçlenme tedavisinde cerrahi seçenekler son çare olarak düşünülür. Cerrahi, eklem protezi (eklemi tamamen değiştiren yapay bir eklem) veya eklem düzeltme ameliyatını içerebilir.

Kireçlenme tedavisi, semptomların şiddetine, hastanın yaşına, sağlık durumuna ve diğer faktörlere bağlı olarak bireyselleştirilmelidir. Bir doktora danışmak, doğru teşhis ve tedavi planının belirlenmesinde önemlidir.

Kireçlenme Tedavisinde En Etkili Yöntemler

Kireçlenme tedavisinde en etkili yöntemler, semptomların şiddetine ve hastanın özelliklerine bağlı olarak değişebilir. Her hasta için en uygun tedavi planını belirlemek için bir doktorun değerlendirmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, aşağıda kireçlenme tedavisinde yaygın olarak kullanılan etkili yöntemler bulunmaktadır:

  1. Egzersiz ve fizik tedavi: Kireçlenme tedavisinde düzenli egzersiz yapmak ve fizik tedavi almak oldukça önemlidir. Uygun egzersizler, eklem hareketliliğini artırır, kasları güçlendirir, eklem stabilitesini sağlar ve ağrıyı azaltır. Fizik tedavi seansları, özel egzersiz programları, masaj, sıcak-soğuk tedavisi ve elektroterapi gibi yöntemleri içerebilir.
  2. Kilo kontrolü: Obezite, kireçlenmenin ilerlemesini hızlandırabilir ve eklem üzerindeki yükü artırabilir. Bu nedenle, kilo vermek kireçlenme semptomlarını hafifletmeye yardımcı olabilir. Sağlıklı bir kilo aralığına ulaşmak için diyet ve egzersiz düzenlemeleri yapılabilir.
  3. İlaç tedavisi: Kireçlenme semptomlarını hafifletmek için kullanılan çeşitli ilaçlar mevcuttur. Ağrı kesiciler, nonsteroidal antiinflamatuar ilaçlar (NSAID’ler) ve kortikosteroid enjeksiyonları, ağrıyı azaltabilir ve iltihabı kontrol altına alabilir. Ancak bu ilaçların uzun süreli kullanımıyla ilgili potansiyel yan etkiler göz önünde bulundurulmalıdır.
  4. Destekleyici aygıtlar: Bazı hastalarda eklem destekleyici aygıtların (örneğin, bastonlar, dizlikler, özel ayakkabılar) kullanılması, eklem yükünü dengeleyebilir ve ağrıyı azaltabilir.
  5. Cerrahi müdahale: Şiddetli kireçlenme vakalarında cerrahi tedavi gerekebilir. Cerrahi seçenekler arasında eklem protezi (eklemi tamamen değiştiren yapay bir eklem), eklem düzeltme ameliyatı veya eklem içi enjeksiyonlar (hyaluronik asit) bulunur. Cerrahi seçenekler, eklemdeki hasarı düzeltmeyi ve ağrıyı azaltmayı hedefler.

Tedavi planı, hastanın semptomlarına, yaşına, sağlık durumuna ve tercihlerine göre özelleştirilmelidir. Bu nedenle, kireçlenme tedavisi için bir doktora danışmak önemlidir.

Kireçlenme Tedavisinde Egzersizlerin Rolü ve Örnekler

Kireçlenme tedavisinde egzersizlerin önemli bir rolü vardır. Doğru şekilde uygulandığında, egzersizler eklem hareketliliğini artırabilir, kasları güçlendirebilir, eklem stabilitesini sağlayabilir ve ağrıyı azaltabilir. İşte kireçlenme tedavisinde yaygın olarak önerilen egzersizlerden bazıları:

  1. Aerobik egzersizler: Yürüyüş, bisiklet sürme, yüzme gibi düşük etkili aerobik egzersizler, kalp-damar sağlığını iyileştirirken, eklemlere zarar vermeden genel fiziksel kondisyonu artırabilir. Bu egzersizler eklem ağrısını azaltabilir ve kilo kontrolüne yardımcı olabilir.
  2. Esneme egzersizleri: Esneme egzersizleri, eklem hareket açıklığını artırır ve esnekliği geliştirir. Örneğin, omuz, diz, kalça ve el bileği gibi etkilenen bölgelerde esneme egzersizleri yapmak faydalı olabilir.
  3. Güçlendirme egzersizleri: Kireçlenme tedavisinde kasların güçlendirilmesi önemlidir, çünkü güçlü kaslar eklemi destekleyerek ağrıyı azaltabilir. Özellikle bacak ve kalça kaslarını hedefleyen egzersizler önerilir. Örneğin, squat, lunges, leg press gibi egzersizler yapılabilir.
  4. Denge ve stabilite egzersizleri: Kireçlenme, eklem stabilitesini etkileyebilir. Bu nedenle, denge ve stabilite egzersizleri, eklem üzerindeki stresi azaltarak ağrıyı hafifletebilir. Tek ayakta durma, denge tahtası kullanma, yoga veya tai chi gibi egzersizler denge ve stabiliteyi geliştirebilir.
  5. Su terapisi: Su terapisi, suyun kaldırma kuvveti sayesinde eklem üzerindeki yükü azaltarak hareketi kolaylaştırır ve ağrıyı hafifletebilir. Su aerobiği veya yüzme gibi su tabanlı egzersizler, kireçlenme semptomlarını hafifletmek için etkili olabilir.

Egzersiz programınızı başlamadan önce bir fizyoterapist veya egzersiz uzmanından destek almanız önemlidir. Uzmanlar, size uygun egzersizlerin seçimini ve doğru şekilde yapmanızı sağlayacak talimatları verebilir. Ayrıca, egzersizlere başlamadan önce ağrı seviyenizi ve sınırlarınızı göz önünde bulundurmanız ve aşırı zorlamaktan kaçınmanız da önemlidir.

Kireçlenme Tedavisinde Fizik Tedavi Yöntemleri

Kireçlenme tedavisinde fizik tedavi yöntemleri, eklem hareketliliğini artırma, kas gücünü artırma, ağrıyı azaltma ve fonksiyonel bağımsızlığı destekleme amacıyla kullanılır. Fizik tedavi, bir fizyoterapist tarafından yönlendirilen ve uygulanan bir dizi yöntemi içerebilir. İşte kireçlenme tedavisinde yaygın olarak kullanılan fizik tedavi yöntemlerinden bazıları:

  1. Egzersiz programları: Fizyoterapistler, kireçlenme semptomlarını hafifletmek ve eklem sağlığını iyileştirmek için kişiye özelleştirilmiş egzersiz programları geliştirebilir. Bu programlar, eklem hareketliliğini artırmaya, kas gücünü geliştirmeye, dengeyi ve koordinasyonu iyileştirmeye yönelik egzersizleri içerir. Egzersizlerin düzgün bir şekilde yapılması ve düzenli olarak yapılması önemlidir.
  2. Elektroterapi: Elektroterapi, elektrik akımının kullanıldığı bir tedavi yöntemidir. Transkutanöz elektriksel sinir stimülasyonu (TENS) gibi teknikler, ağrıyı azaltmaya yardımcı olabilir. Elektroterapi, ağrı sinyallerini bloke ederek ve kasların kasılmasını sağlayarak ağrıyı hafifletir.
  3. Sıcak ve soğuk tedavisi: Sıcak veya soğuk kompresler, kireçlenme semptomlarını hafifletmek için kullanılan yaygın bir yöntemdir. Sıcak kompresler, kasları rahatlatır, kan akışını artırır ve ağrıyı azaltırken, soğuk kompresler ise iltihabı kontrol altına alır, şişliği azaltır ve ağrıyı dindirir.
  4. Masaj terapisi: Masaj, kas gerginliğini azaltabilir, dolaşımı artırabilir ve stresi azaltabilir. Fizyoterapistler, kireçlenmeli bölgeleri hedef alarak masaj terapisi uygulayabilir. Masaj, eklem hareketliliğini artırarak ve ağrıyı hafifleterek rahatlama sağlayabilir.
  5. Ultrason tedavisi: Ultrason, yüksek frekanslı ses dalgalarının kullanıldığı bir tedavi yöntemidir. Ultrason, eklem dokusuna derin ısıtma etkisi yaparak kan akışını artırır, ağrıyı azaltır ve doku iyileşmesini teşvik eder.

Fizik tedavi, kireçlenme semptomlarını hafifletmek ve işlevselliği artırmak için etkili bir yaklaşımdır. Ancak, her hasta için en uygun fizik tedavi yöntemleri ve uygulama süresi, hastanın bireysel durumuna ve semptomlarının şiddetine bağlı olarak değişebilir. Bir fizyoterapist, doğru tedavi planını belirlemek ve uygun yöntemleri uygulamak konusunda en iyi rehberlik edebilir.

Kireçlenme Tedavisinde Kullanılan Enjeksiyonlar ve Etkileri

Kireçlenme tedavisinde kullanılan enjeksiyonlar, ağrıyı azaltmak, iltihabı kontrol altına almak ve eklem hareketliliğini iyileştirmek amacıyla kullanılır. İşte kireçlenme tedavisinde yaygın olarak kullanılan enjeksiyon türleri ve etkileri:

  1. Kortikosteroid enjeksiyonları: Kortikosteroidler, güçlü antiinflamatuar özelliklere sahip olan ilaçlardır. Eklem içine veya çevresine enjekte edildiklerinde, iltihaplanmayı azaltarak ağrıyı hafifletebilirler. Kortikosteroid enjeksiyonları, geçici olarak semptomları kontrol altına alabilir, ancak uzun süreli kullanımda yan etkileri olabilir. Bu enjeksiyonlar genellikle ağrı ve inflamasyonu hafifletmek için kullanılır.
  2. Hyaluronik asit enjeksiyonları: Hyaluronik asit, eklem sıvısının doğal bir bileşenidir ve eklem yüzeylerini kayganlaştırır. Kireçlenme durumunda, hyaluronik asit enjeksiyonları eklem içine yapılır ve eklem sıvısının viskozitesini artırarak şok emici özelliğini geri kazandırır. Bu enjeksiyonlar, eklem hareketliliğini artırabilir ve ağrıyı azaltabilir. Etkileri genellikle birkaç ay sürebilir.
  3. Platelet Rich Plasma (PRP) enjeksiyonları: PRP enjeksiyonları, kişinin kendi kanından elde edilen plateletlerin yoğunlaştırıldığı bir işlemdir. Plateletler, büyüme faktörleri ve diğer iyileştirici bileşikler içerir ve doku onarımını ve iyileşmeyi teşvik eder. PRP enjeksiyonları, eklem hasarını düzeltmeye ve eklem iyileşmesini teşvik etmeye yardımcı olabilir. Ağrıyı hafifletebilir ve dokuların iyileşme sürecini hızlandırabilir. Etkileri hastadan hastaya farklılık gösterebilir.

Bu enjeksiyonlar, kireçlenme semptomlarını hafifletmek ve hastanın yaşam kalitesini iyileştirmek için kullanılan tedavi seçenekleridir. Hangi enjeksiyonun kullanılacağı ve etkilerinin ne kadar süreceği, hastanın durumuna, semptomlarının şiddetine ve diğer faktörlere bağlı olarak doktor tarafından belirlenir. Her bir enjeksiyonun potansiyel yan etkileri ve faydaları olduğundan, bu tedavileri uygulamadan önce bir doktora danışmak önemlidir.

Diz Kireçlenmesi Tedavisi

Diz kireçlenmesi tedavisi, bireyin semptomları hafifletmeyi, diz fonksiyonunu iyileştirmeyi ve yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen bir dizi yöntemi içerir. Tedavi seçenekleri genellikle semptomların şiddetine, hastanın yaşına, yaşam tarzına ve diğer sağlık durumlarına bağlı olarak kişiye özgü olarak belirlenir. İşte diz kireçlenmesi tedavisinde yaygın olarak kullanılan yöntemler:

  1. Konservatif Tedavi: Diz kireçlenmesinin erken evrelerinde, semptomları hafifletmek ve diz fonksiyonunu iyileştirmek için konservatif tedavi seçenekleri uygulanabilir. Bu tedaviler arasında aşağıdakiler bulunur:
    • Ağrıyı hafifletmek için reçetesiz satılan ağrı kesiciler veya topikal kremler kullanmak.
    • Diz üzerindeki stresi azaltmak için kiloluysanız kilo vermek.
    • Dizleri desteklemek için dizlik veya ortez kullanmak.
    • Fizyoterapi programıyla kas güçlendirme ve esneklik çalışmaları yapmak.
    • Egzersizlerle diz hareketliliğini artırmak ve eklem sertliğini azaltmak.
  2. İlaç Tedavisi: Diz kireçlenmesinde kullanılan ilaçlar, ağrıyı azaltmak, iltihabı kontrol altına almak ve eklem sertliğini hafifletmek için kullanılabilir. Bu ilaçlar arasında aşağıdakiler yer alır:
    • Nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar (NSAID’ler): Örneğin ibuprofen veya naproksen gibi ağrı kesiciler.
    • Steroid enjeksiyonları: Diz eklemindeki ağrıyı azaltmak için kortikosteroid enjeksiyonları uygulanabilir.
  3. Fizik Tedavi: Fizik tedavi, diz kireçlenmesinde ağrıyı hafifletmek, diz fonksiyonunu iyileştirmek ve kas gücünü artırmak için kullanılan yöntemlerden biridir. Fizik tedavi programı, kas güçlendirme egzersizleri, esneme hareketleri, elektroterapi ve masaj gibi çeşitli teknikleri içerebilir.
  4. Cerrahi Tedavi: Diz kireçlenmesinin ilerleyici ve ciddi durumlarda, konservatif tedavi seçenekleri yetersiz kalıyorsa cerrahi müdahale düşünülebilir. Cerrahi tedavi seçenekleri arasında diz artroplastisi (diz protezi), diz artroskopisi (eklem içi görüntüleme ve düzeltme) ve osteotomi (kemik yeniden şekillendirme) yer alır.

Omuz Kireçlenmesi tedavisi

Omuz kireçlenmesi tedavisi, semptomları azaltmak, ağrıyı kontrol altına almak ve omuz fonksiyonunu iyileştirmeyi amaçlayan çeşitli yöntemleri içerir. Tedavi seçenekleri, semptomların şiddetine, hastanın yaşına, yaşam tarzına ve diğer sağlık durumlarına bağlı olarak kişiye özgü olarak belirlenir. İşte omuz kireçlenmesi tedavisinde yaygın olarak kullanılan yöntemler:

  1. Konservatif Tedavi:

    • Ağrıyı hafifletmek için reçetesiz satılan ağrı kesiciler veya nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar (NSAID’ler) kullanmak.
    • Omuzu dinlendirmek ve hareketleri kısıtlamak için omuz askısı veya sling kullanmak.
    • Fizyoterapi programıyla omuz kaslarını güçlendirmek, esnekliği artırmak ve postürü düzeltmek.
    • Soğuk kompres uygulamak: Ağrıyı azaltmak ve şişliği hafifletmek için buz paketlerini omuz bölgesine uygulamak.
  2. İlaç Tedavisi:

    • Doktorunuz, ağrıyı kontrol altına almak için reçeteli ağrı kesiciler veya NSAID’ler önerebilir.
    • Bazı durumlarda, kortikosteroid enjeksiyonları omuz eklemine uygulanabilir. Bu enjeksiyonlar, iltihabı azaltmaya ve ağrıyı hafifletmeye yardımcı olabilir.
  3. Fizik Tedavi:

    • Fizyoterapist yönlendirmesiyle özel egzersizler ve omuz manipülasyonları yapmak, omuzun hareketliliğini artırmak ve gücünü iyileştirmek için önemli olabilir.
    • Ultrason, elektrik stimülasyonu, sıcak veya soğuk terapi gibi çeşitli fizik tedavi yöntemleri de kullanılabilir.
  4. Cerrahi Tedavi:

    • Konservatif tedavi yöntemleri etkili olmadığında ve semptomlar şiddetliyse, cerrahi seçenekler değerlendirilebilir. Cerrahi tedavi, kireçlenmiş eklem yüzeylerini temizlemeyi, kemik çıkıntılarını düzeltmeyi veya eklem protezi yerleştirmeyi içerebilir.

Tedavi seçenekleri, bireyin durumuna bağlı olarak değişebilir. Omuz kireçlenmesi tedavisi için en uygun yaklaşımı belirlemek için bir ortopedi uzmanı veya fizyoterapist ile görüşmek önemlidir.

Omurga Kireçlenmesi Tedavisi

Omurga kireçlenmesi, omurgadaki vertebral eklem yüzeylerinin kıkırdak bozulması ve kemik büyümeleriyle karakterize olan bir durumdur. Omurga kireçlenmesi, boyun (servikal), sırt (torasik) veya bel (lomber) bölgelerinde ortaya çıkabilir ve genellikle yaşlanma süreciyle ilişkilidir. Omurga kireçlenmesi tedavisi, semptomların hafifletilmesi, ağrının kontrol altına alınması ve fonksiyonun iyileştirilmesi amacıyla uygulanır. İşte omurga kireçlenmesi tedavisinde yaygın olarak kullanılan yöntemler:

  1. Konservatif Tedavi:

    • Ağrıyı hafifletmek için reçetesiz satılan ağrı kesiciler veya nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar (NSAID’ler) kullanmak.
    • Omurga destekleyici bir korse veya bel bandı kullanmak.
    • Fizik tedavi programıyla omurga kaslarını güçlendirmek, esnekliği artırmak ve duruşu düzeltmek.
    • Egzersizler: Omurga stabilizasyon egzersizleri ve esneme hareketleri, omurga kireçlenmesi olan kişilerde ağrıyı azaltabilir ve hareketliliği artırabilir.
  2. İlaç Tedavisi:

    • Doktorunuz, ağrıyı kontrol altına almak ve iltihabı azaltmak için reçeteli ağrı kesiciler veya NSAID’ler önerebilir.
    • Bazı durumlarda, kortikosteroid enjeksiyonları omurga eklemine uygulanabilir. Bu enjeksiyonlar, iltihabı azaltmaya ve ağrıyı hafifletmeye yardımcı olabilir.
  3. Fizik Tedavi:

    • Fizyoterapist yönlendirmesiyle özel egzersizler, manuel terapi ve manipülasyon teknikleri uygulanabilir. Bu, omurga hareketliliğini artırabilir, kasları güçlendirebilir ve postürü düzeltebilir.
    • Sıcak veya soğuk terapi, elektrik stimülasyonu ve masaj gibi fizik tedavi yöntemleri de ağrıyı hafifletmek ve kasları rahatlatmak için kullanılabilir.
  4. Cerrahi Tedavi:

    • Konservatif tedavi yöntemleri etkili olmadığında ve semptomlar şiddetliyse, cerrahi seçenekler değerlendirilebilir. Örneğin, omurga füzyonu veya dekompresyon ameliyatı gibi cerrahi prosedürler uygulanabilir.

Omurga kireçlenmesi tedavisi, bireyin semptomlarına, rahatsızlığın derecesine ve diğer faktörlere bağlı olarak değişebilir. Doğru tedavi yöntemini belirlemek için bir ortopedi uzmanı veya fizik tedavi uzmanıyla görüşmek önemlidir.



Haziran 12, 2023 Genel0

Ağrı merkezi nedir ve nasıl çalışır?

Ağrı merkezi, vücuttaki ağrı sinyallerini işleyen ve algılayan bir bölgedir. Bu merkez, beyinde bulunan bir dizi yapının etkileşimiyle oluşur. Ağrı merkezi, beyin sapında ve beyin korteksinin birçok bölgesinde yer alır.

Ağrı algısı, önceki deneyimler, duygusal durum, dikkat ve diğer faktörler tarafından etkilenebilir. İşte ağrı merkezinin çalışma süreci genel olarak şu şekilde özetlenebilir:

  1. Algılama: Vücutta bir yaralanma, iltihaplanma veya başka bir nedenle ağrı oluştuğunda, ağrı reseptörleri (nociceptörler) uyarılır. Nociceptörler, ağrıya duyarlı sinir uçlarıdır ve vücuttaki çeşitli dokularda bulunur.
  2. İletim: Nociceptörler, ağrı sinyallerini periferik sinir lifleri (afferent sinir lifleri) aracılığıyla omurilik soğanına (beyin sapındaki bir yapı) iletilir. Omurilik soğanında, ağrı sinyalleri sinir hücreleri arasında iletilir ve modüle edilir.
  3. Modülasyon: Omurilik soğanında, ağrı sinyalleri çeşitli yöntemlerle modüle edilir. Bazı sinir hücreleri ağrı sinyallerini yükselterek ağrıyı artırırken, diğerleri sinyalleri azaltarak ağrıyı hafifletebilir. Bu modülasyon süreci, vücudun ağrıya verdiği yanıtı etkiler.
  4. İşleme: Modüle edilmiş ağrı sinyalleri, omurilik soğanından beyin korteksine doğru iletilir. Beyin korteksinde, ağrı sinyalleri daha karmaşık şekillerde işlenir ve değerlendirilir. Duygusal ve bilişsel faktörler, ağrı algısını etkileyebilir. Önceki deneyimler, duygusal durum, dikkat ve öncelikler gibi faktörler, ağrının şiddeti ve algılanması üzerinde etkili olabilir.
  5. Yanıt: Beyin korteksi, işlenmiş ağrı sinyallerine dayanarak uygun bir yanıt üretir. Bu yanıt, ağrının hafifletilmesi veya vücudun korunması amacıyla hareket etme gibi çeşitli şekillerde olabilir.

Ağrı merkezi, ağrıyı hissetmemizi sağlayan bir dizi kompleks süreci içerir. Bu süreç, sinirsel iletim, işleme ve değerlendirme mekanizmalarını içerir ve ağrı algısını etkileyen çeşitli faktörlerle etkileşir.

 

MÜkemmel
70 değerlendirmeye göre.
Emine avcı kurugül
Emine avcı kurugül
Harika iletişimi,samimi ve çözüm odaklı yaklaşımı ve mükemmel hekimliğiyle Dr.Sibel hanım Ankara için bir kayıp ama ben İzmir’de ailemi ona emanet edebildiğim için mutluyum.Yolu açık olsun.
Ece Tansel
Ece Tansel
Yıllar boyunca onlarca doktora gittim, hepsine aynı şikayetle başvurdum ama her seferinde düzgün bir tanı koyamadan beni eve gönderdiler. Sibel hanım ilk görüşmemizde şüphelendiği bir hastalıktan bahsetti ve bunu araştırmamız gerektiğini söyledi ve sonucunda hastalığın tanısı kondu ve doğru tedavime 5-6 yıl sonra kavuşmuş oldum şu an onun sayesinde hayat kalitem arttı.İnanılmaz araştırmacı, işini gerçekten severek yapan, nerede olursam olayım bir mesajla her sorunuma çözüm bulmaya çalışan mükemmel bir doktor.
Cevdet ZÜNGÜN
Cevdet ZÜNGÜN
Yaklaşık 5 sene önce “omuz manşetindeki Rotator Kaf Sendromu, çoğunlukla çekme, kaldırma hareketleri veya omuz üzerine ciddi düşüşlerin bir sonucu olarak oluşur” şeklinde koyduğu teşhis ve devam eden rehabilitasyon dönemi süresinde göstermiş olduğu ilgi ile sağ elimle saçımı bile tarayamazken, kolum yeniden hayat buldu. Yeni muayenehanesinde de başarılarının artarak devamını dilerim.
Havva Yüksel
Havva Yüksel
Şiddetli sırt ağrım için Sibel Hanıma bir arkadaşımın tavsiyesi ile gittim. Doktor hanım beni uzun uzun dinleri sorular sordu. Sonrasında muayene etti ve ağrının sırtıma boynumdan geldiğini anlattı, kolumdaki güçsüzlüğü tespit etti ve gösterdi. Boyun MRı çektirdi iğneler yaptı. Ağrılarım hala devam ediyor ama çok azaldı. Fizik tedaviye gidiyorum. Son derece temiz ve ferah bir yer.Teşekkür ederim.
sinan KIĞILCIM
sinan KIĞILCIM
Sibel Kibar Hoca’ya 87 yaşındaki babamın geçirdiği kalça protezi operasyonu sonrası fizik tedavi için başvurduk. Nazik yaklaşımı, özenli muayenesi, tedavi sürecindeki yakın ilgisi, yerinde ve doğru yönlendirmeleriyle babam sağlığına kavuştu. Kendisine ailece minnettarız, sonsuz teşekkür ediyor, fizik tedavi ve rehabilitasyon gereksinimi olan herkese güvenle tavsiye ediyoruz.
Damla Senturk
Damla Senturk
Çok sert ayak bileği burkulması sonucu bir arkadaşımın tavsiyesi ile gittim ve iyi ki de gitmişim. Sibel Hanım gerçekten soyadı gibi çok kibar bir hanımefendi. Bilgisiyle bakış açısıyla motivasyon arttırıcı davranışlarıyla kendinizi ilk dakikadan itibaren iyi hissetmenizi sağlıyor. Fizyoterapist Cem Bey gerçekten işini çok iyi yapan pozitif bir insan. Asla motivasyonunuzun düşmesine izin vermiyor. İlk gittiğimde seans ile son seansım arasında o kadar büyük fark var ki iyi ki tercih etmişim. Umarım zaman geçtikçe bileğimi daha iyi hissedeceğim. Herşey için çok teşekkür
m.reza goçi
m.reza goçi
Sibel hocama arkadaşımın tavsiyesi üzerine gittim. Kendisi son derece ilgili ve farklı bakış açıları geliştirebilen bir doktor. Kendinizi evinizde gibi hissediyorsunuz. Omuzumda tendok kompasi vardı, 3 seans enjeksiyon ile tamamen iyileşti. Enjeksiyonları ultrasonla özenle yapıyor, kendinizi çok güvende hissediyorsunuz. diz ağrısı çeken ablamı da götürdüm. Hocam dizine uyguladığı enjeksiyonla diz ağrıları rahat etti. Ağrısı olan herkese tavsiye ederim. Sibel hocama ve güler yüzlü ekibine çok teşekkür eder çalışmalarında başarılar dilerim.
Nesrin Özelçi
Nesrin Özelçi
Sibel hanım çok ilgili ve güleryüzlü bir Dr..Elim ve dizlerimdeki ağrılar için kendisine başvurmuştum.Çok faydasını gördüm.Sibel hanıma teşekkür ediyorum .
emel ünsal
emel ünsal
Sibel Hanıma annemin sağ omuz ağrısı için başvurduk. Kendisini internetten araştırarak bulduk. Yorumlarda yazdığı gibi çok kibar ve çok ilgili bir bayan. Son derece bilgili bir doktor. MR larımıza yeniden baktı ayrıntılı bir muayene yaptı. Daha önce annemin omuzuna enjeksiyon yapılmıştı ama sonrasında çok ağrısı olmuştu ve iyi olmamıştı. Sibel Hanım hareketimizin kısıtlanmış olduğunu ve tedavinin hızlı bitmesi için enjeksiyonun tekrarlanması gerektiğini söyledi. Bu sefer enjeksiyonu kendisi ultrasonla bakarak yaptı. Yaptığı günden 1 gün sonra omuz hareketi belirgin açıldı ağrısı azaldı. Sonrasında da fizik tedaviye başladık. Çok teşekkür ederiz hızlı çözümleriniz ve güzel yüzünüz için.

 

Ağrı merkezi bozuklukları ve tedavisi

Ağrı merkezi bozuklukları, ağrı algılamasında anormal bir işleyişin veya ağrı sinyallerinin yanlış yorumlanmasının sonucunda ortaya çıkan durumlardır. Bu bozukluklar çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir ve farklı semptomlara neden olabilir. İşte bazı ağrı merkezi bozuklukları ve tedavi seçenekleri:

  1. Nöropatik Ağrı: Sinir sistemi hasarı veya işlev bozukluğu nedeniyle ortaya çıkan ağrıdır. Tedavi seçenekleri arasında antidepresanlar, antikonvülzanlar, nöropatik ağrıya özgü ilaçlar, fizik tedavi, sinir blokajları ve nörostimülasyon (örneğin, spinal kord stimülasyonu) bulunur.
  2. Merkezi Ağrı Sendromları: Merkezi sinir sistemi hasarı veya disfonksiyonu nedeniyle ortaya çıkan kronik ağrı sendromlarıdır. Tedavi yaklaşımları, ilaçlar (antidepresanlar, antikonvülzanlar, opioidler), fizik tedavi, psikoterapi, sinir blokajları ve rehabilitasyon programları içerebilir.
  3. Fibromiyalji: Kronik yaygın ağrı, yorgunluk, uyku bozuklukları ve diğer semptomlarla karakterize edilen bir durumdur. Tedavi seçenekleri arasında ilaçlar (ağrı kesiciler, antidepresanlar), fizik terapi, egzersiz, uyku düzeninin iyileştirilmesi, stres yönetimi ve alternatif terapiler (akupunktur, masaj) bulunur.
  4. Ağrı Yönetimi Programları: Kronik ağrıya sahip bireyler için multidisipliner bir yaklaşımla ağrıyı yönetmeyi amaçlayan programlardır. Bu programlar, ilaç tedavisi, fizik tedavi, psikoterapi, egzersiz, stres yönetimi, beslenme danışmanlığı ve alternatif terapileri bir araya getirebilir.
  5. Psikolojik Yaklaşımlar: Kronik ağrının yönetiminde psikolojik destek önemli bir rol oynayabilir. Kognitif davranışçı terapi, relaksasyon teknikleri, hipnoz, biofeedback ve meditasyon gibi psikolojik yaklaşımlar, ağrı algısını değiştirmeye ve ağrıya bağlı stresi azaltmaya yardımcı olabilir.

Tedavi planı, bireyin spesifik durumu ve semptomlarına göre kişiselleştirilmelidir. Bu nedenle, bir ağrı uzmanı, nörolog, fizik terapist veya psikolog gibi uzmanlardan oluşan bir multidisipliner ekiple çalışmak önemlidir.

Ağrı merkezi nasıl etkilenir?

Ağrı merkezi, çeşitli faktörlerden etkilenebilir. İşte ağrı merkezinin etkilenebileceği bazı önemli faktörler:

  1. Sinir Sistemi Hasarı: Sinir sistemi hasarı veya disfonksiyonu, ağrı merkezinin işleyişini etkileyebilir. Örneğin, nöropati gibi sinir hasarı durumları, ağrı sinyallerinin yanlış şekilde iletilmesine ve algılanmasına neden olabilir.
  2. İnflamasyon: Vücutta iltihaplanma olduğunda, ağrı merkezi etkilenebilir. İnflamasyon, ağrı reseptörlerini uyaran kimyasalların salınmasına neden olabilir ve ağrı algısını artırabilir.
  3. Psikolojik Faktörler: Duygusal durum, stres, anksiyete, depresyon ve diğer psikolojik faktörler, ağrı merkezini etkileyebilir. Zihinsel durumunuz, ağrı algısını güçlendirebilir veya hafifletebilir.
  4. Önceki Deneyimler: Daha önce yaşadığınız ağrı deneyimleri, ağrı merkezinin işleyişini etkileyebilir. Örneğin, kronik ağrıya sahip olan kişilerde, ağrı merkezi daha hassas hale gelebilir ve daha düşük ağrı uyarılarına bile aşırı tepki verebilir.
  5. Dikkat ve Algılama: Dikkat ve algılama, ağrı merkezini etkileyebilir. Örneğin, bir kişi dikkatini başka bir şeye odakladığında veya ağrıya odaklanmamayı öğrendiğinde, ağrı algısı azalabilir.
  6. İlaçlar ve Tedaviler: Bazı ilaçlar ve tedaviler, ağrı merkezini etkileyebilir. Örneğin, ağrı kesiciler veya sinir blokajları gibi ağrıyı hafifletmek için kullanılan tedaviler, ağrı merkezindeki sinir iletimini etkileyebilir.

Bu faktörler, ağrı merkezinin işleyişini etkileyerek ağrı algısını güçlendirebilir veya azaltabilir. Ağrı yönetiminde, bu faktörlerin dikkate alınması önemlidir ve bireyselleştirilmiş bir tedavi yaklaşımı benimsenmelidir.

Ağrı merkezi ve kronik ağrı ilişkisi

Ağrı merkezi ve kronik ağrı arasında sıkı bir ilişki vardır. Kronik ağrı, genellikle altı aydan daha uzun süren sürekli veya tekrarlayan ağrıdır. Bu tür ağrı, ağrı merkezinde değişikliklere ve ağrı algısında anormalliklere neden olabilir. İşte ağrı merkezi ve kronik ağrı arasındaki ilişkiye dair bazı önemli noktalar:

  1. Merkezi Algılamada Değişiklikler: Kronik ağrı, beyin korteksindeki ağrı merkezinde değişikliklere neden olabilir. Beyin korteksi, ağrı sinyallerini işleyen ve yorumlayan bir bölgedir. Kronik ağrı durumunda, ağrı merkezinde artan hassasiyet ve aşırı duyarlılık gelişebilir. Bu, daha az ağrı uyarısıyla bile daha yoğun ağrı hissi yaşanmasına neden olabilir.
  2. Merkezi Duygusal ve Bilişsel Etkiler: Kronik ağrı, ağrı merkezi üzerinde duygusal ve bilişsel etkilere de sahip olabilir. Kronik ağrı, depresyon, anksiyete, uyku bozuklukları ve sosyal izolasyon gibi durumlarla ilişkilidir. Bu etkiler, ağrı merkezinin işleyişini etkileyerek ağrı algısını artırabilir ve ağrıya bağlı yaşam kalitesi düşüşüne yol açabilir.
  3. Plastisite ve Merkezi Sensibilizasyon: Kronik ağrı durumunda, ağrı merkezi plastisite olarak adlandırılan bir fenomenle etkilenebilir. Plastisite, sinir sisteminin değişebilme ve uyum sağlayabilme yeteneğidir. Kronik ağrı, ağrı merkezinde sinir hücrelerindeki bağlantıların değişmesine ve sinir devrelerindeki artan hassasiyete neden olabilir. Bu durum, merkezi sensibilizasyon olarak adlandırılır ve ağrıya karşı artan duyarlılıkla sonuçlanabilir.
  4. Geri Besleme Döngüsü: Kronik ağrı, ağrı merkezini etkilerken, aynı zamanda ağrı merkezi de kronik ağrının sürmesine katkıda bulunabilir. Kronik ağrı, ağrı merkezinde değişikliklere neden olurken, bu değişiklikler de ağrıyı sürdürmektedir. Bu, bir geri besleme döngüsü oluşturabilir ve kronik ağrının sürekli bir hal almasına yol açabilir.

Kronik ağrı, ağrı merkeziyle karmaşık bir etkileşim içindedir ve bu etkileşim ağrı algısını artırabilir ve ağrıyı sürdürebilir hale getirebilir. Kronik ağrının yönetimi, ağrı merkezinin işleyişini anlamak ve bu değişikliklerle mücadele etmek üzerine odaklanan multidisipliner bir yaklaşım gerektirebilir.

 

MÜkemmel
70 değerlendirmeye göre.
Emine avcı kurugül
Emine avcı kurugül
Harika iletişimi,samimi ve çözüm odaklı yaklaşımı ve mükemmel hekimliğiyle Dr.Sibel hanım Ankara için bir kayıp ama ben İzmir’de ailemi ona emanet edebildiğim için mutluyum.Yolu açık olsun.
Ece Tansel
Ece Tansel
Yıllar boyunca onlarca doktora gittim, hepsine aynı şikayetle başvurdum ama her seferinde düzgün bir tanı koyamadan beni eve gönderdiler. Sibel hanım ilk görüşmemizde şüphelendiği bir hastalıktan bahsetti ve bunu araştırmamız gerektiğini söyledi ve sonucunda hastalığın tanısı kondu ve doğru tedavime 5-6 yıl sonra kavuşmuş oldum şu an onun sayesinde hayat kalitem arttı.İnanılmaz araştırmacı, işini gerçekten severek yapan, nerede olursam olayım bir mesajla her sorunuma çözüm bulmaya çalışan mükemmel bir doktor.
Cevdet ZÜNGÜN
Cevdet ZÜNGÜN
Yaklaşık 5 sene önce “omuz manşetindeki Rotator Kaf Sendromu, çoğunlukla çekme, kaldırma hareketleri veya omuz üzerine ciddi düşüşlerin bir sonucu olarak oluşur” şeklinde koyduğu teşhis ve devam eden rehabilitasyon dönemi süresinde göstermiş olduğu ilgi ile sağ elimle saçımı bile tarayamazken, kolum yeniden hayat buldu. Yeni muayenehanesinde de başarılarının artarak devamını dilerim.
Havva Yüksel
Havva Yüksel
Şiddetli sırt ağrım için Sibel Hanıma bir arkadaşımın tavsiyesi ile gittim. Doktor hanım beni uzun uzun dinleri sorular sordu. Sonrasında muayene etti ve ağrının sırtıma boynumdan geldiğini anlattı, kolumdaki güçsüzlüğü tespit etti ve gösterdi. Boyun MRı çektirdi iğneler yaptı. Ağrılarım hala devam ediyor ama çok azaldı. Fizik tedaviye gidiyorum. Son derece temiz ve ferah bir yer.Teşekkür ederim.
sinan KIĞILCIM
sinan KIĞILCIM
Sibel Kibar Hoca’ya 87 yaşındaki babamın geçirdiği kalça protezi operasyonu sonrası fizik tedavi için başvurduk. Nazik yaklaşımı, özenli muayenesi, tedavi sürecindeki yakın ilgisi, yerinde ve doğru yönlendirmeleriyle babam sağlığına kavuştu. Kendisine ailece minnettarız, sonsuz teşekkür ediyor, fizik tedavi ve rehabilitasyon gereksinimi olan herkese güvenle tavsiye ediyoruz.
Damla Senturk
Damla Senturk
Çok sert ayak bileği burkulması sonucu bir arkadaşımın tavsiyesi ile gittim ve iyi ki de gitmişim. Sibel Hanım gerçekten soyadı gibi çok kibar bir hanımefendi. Bilgisiyle bakış açısıyla motivasyon arttırıcı davranışlarıyla kendinizi ilk dakikadan itibaren iyi hissetmenizi sağlıyor. Fizyoterapist Cem Bey gerçekten işini çok iyi yapan pozitif bir insan. Asla motivasyonunuzun düşmesine izin vermiyor. İlk gittiğimde seans ile son seansım arasında o kadar büyük fark var ki iyi ki tercih etmişim. Umarım zaman geçtikçe bileğimi daha iyi hissedeceğim. Herşey için çok teşekkür
m.reza goçi
m.reza goçi
Sibel hocama arkadaşımın tavsiyesi üzerine gittim. Kendisi son derece ilgili ve farklı bakış açıları geliştirebilen bir doktor. Kendinizi evinizde gibi hissediyorsunuz. Omuzumda tendok kompasi vardı, 3 seans enjeksiyon ile tamamen iyileşti. Enjeksiyonları ultrasonla özenle yapıyor, kendinizi çok güvende hissediyorsunuz. diz ağrısı çeken ablamı da götürdüm. Hocam dizine uyguladığı enjeksiyonla diz ağrıları rahat etti. Ağrısı olan herkese tavsiye ederim. Sibel hocama ve güler yüzlü ekibine çok teşekkür eder çalışmalarında başarılar dilerim.
Nesrin Özelçi
Nesrin Özelçi
Sibel hanım çok ilgili ve güleryüzlü bir Dr..Elim ve dizlerimdeki ağrılar için kendisine başvurmuştum.Çok faydasını gördüm.Sibel hanıma teşekkür ediyorum .
emel ünsal
emel ünsal
Sibel Hanıma annemin sağ omuz ağrısı için başvurduk. Kendisini internetten araştırarak bulduk. Yorumlarda yazdığı gibi çok kibar ve çok ilgili bir bayan. Son derece bilgili bir doktor. MR larımıza yeniden baktı ayrıntılı bir muayene yaptı. Daha önce annemin omuzuna enjeksiyon yapılmıştı ama sonrasında çok ağrısı olmuştu ve iyi olmamıştı. Sibel Hanım hareketimizin kısıtlanmış olduğunu ve tedavinin hızlı bitmesi için enjeksiyonun tekrarlanması gerektiğini söyledi. Bu sefer enjeksiyonu kendisi ultrasonla bakarak yaptı. Yaptığı günden 1 gün sonra omuz hareketi belirgin açıldı ağrısı azaldı. Sonrasında da fizik tedaviye başladık. Çok teşekkür ederiz hızlı çözümleriniz ve güzel yüzünüz için.

 

Ağrı merkezi ve stres ilişkisi

Ağrı merkezi ve stres arasında yakın bir ilişki vardır. Stres, hem fiziksel hem de duygusal olarak vücudu etkileyen bir durumdur ve ağrı algısını etkileyebilir. İşte ağrı merkezi ve stres arasındaki ilişkiye dair bazı önemli noktalar:

  1. Stresin Ağrı Algısı Üzerindeki Etkisi: Stres, ağrı algısını artırabilir ve ağrıyı daha yoğun hissetmenize neden olabilir. Stres, vücutta kortizol ve diğer stres hormonlarının salınımına yol açar. Bu hormonlar, ağrı reseptörlerini uyarabilir ve ağrı iletimini artırabilir. Ayrıca, stres, beyin korteksindeki ağrı merkezini etkileyerek ağrı algısını güçlendirebilir.
  2. Ağrının Stres Seviyelerini Etkilemesi: Kronik ağrı, stres düzeylerini artırabilir. Sürekli ağrıya maruz kalmak, stres hormonlarının salınımını tetikleyebilir ve stresin artmasına yol açabilir. Bu, bir stres-ağrı döngüsü oluşturabilir, çünkü artan stres seviyeleri, ağrıyı daha da artırabilir.
  3. Psikososyal Stres ve Ağrı: Psikososyal stres faktörleri, özellikle anksiyete, depresyon, iş stresi, ilişki sorunları gibi faktörler, ağrı algısını etkileyebilir. Stres, ağrıya bağlı olarak duygusal ve bilişsel tepkileri de etkileyebilir. Örneğin, stres altındayken, ağrıya daha fazla odaklanma, stresin artmasına ve ağrının daha da kötüleşmesine neden olabilir.
  4. Stres Yönetimi ve Ağrı: Stres yönetimi teknikleri, ağrı merkezini etkileyerek ağrıyı azaltabilir. Stres yönetimi teknikleri arasında derin nefes alma, meditasyon, gevşeme egzersizleri, yoga, düzenli fiziksel aktivite ve sosyal destek almak yer alır. Bu teknikler, stres seviyelerini düşürerek ağrı algısını azaltabilir ve ağrıya karşı daha iyi başa çıkmanıza yardımcı olabilir.
  5. Çevresel Faktörler: Stres, çevresel faktörlerle de ilişkilidir ve çevresel stres faktörleri, ağrı merkezini etkileyebilir. Örneğin, gürültülü bir ortam, yoğun çalışma temposu veya yaşam stresi, ağrı algısını artırabilir.

Sonuç olarak, ağrı merkezi ve stres arasında karşılıklı bir etkileşim vardır. Stres, ağrı algısını artırabilir ve ağrıyı daha da şiddetlendirebilirken, ağrı da stres seviyelerini artırabilir. Stres yönetimi teknikleri ve ağrı yönetimi stratejileri, bu etkileşimi azaltabilir ve ağrıyı yönetmede yardımcı olabilir.

Diz Ağrısı

Diz ağrısı, diz bölgesinde hissedilen herhangi bir ağrı veya rahatsızlık hissidir. Diz ağrısı birçok farklı nedenle ortaya çıkabilir. İşte yaygın diz ağrısı nedenlerinden bazıları:

  1. Osteoartrit: Diz ekleminin kıkırdak dokusunun yıpranması ve hasar görmesi durumunda osteoartrit ortaya çıkabilir. Bu durumda dizde ağrı, sertlik ve hareket kısıtlılığı görülebilir.
  2. Menisküs Yırtığı: Dizdeki menisküs adı verilen kıkırdak yapıların yırtılması, diz ağrısına neden olabilir. Menisküs yırtığı genellikle ani bir hareket veya dizin zorlanması sonucunda oluşabilir.
  3. Bağ Yaralanmaları: Dizdeki bağlardan (örneğin, ön çapraz bağ veya yan bağlar) birinin yaralanması, diz ağrısına ve istikrarsızlık hissine yol açabilir. Bu tür yaralanmalar genellikle spor aktiviteleri sırasında veya travmatik bir kazada oluşabilir.
  4. Tendon İltihabı: Diz bölgesindeki tendonlarda (örneğin, patellar tendon veya iliotibiyal bant) iltihaplanma, diz ağrısına neden olabilir. Özellikle tekrarlayan hareketlerin veya aşırı kullanımın sonucunda tendinit gelişebilir.
  5. Baker Kisti: Diz eklemindeki bir çıkıntıdan kaynaklanan sıvı birikimi sonucu Baker kisti oluşabilir. Bu kist, dizin arka tarafında şişlik, ağrı ve sertlik hissiyle kendini gösterebilir.
  6. Travma veya Kaza: Diz bölgesine doğrudan darbe, düşme veya spor aktiviteleri sırasında yaşanan bir kaza sonucunda diz ağrısı meydana gelebilir. Bu durumda kemik kırıkları, burkulmalar veya diğer yumuşak doku yaralanmaları oluşabilir.

Diz ağrısı tedavisi, altta yatan nedenin belirlenmesine bağlı olarak değişir. Tedavi seçenekleri arasında istirahat, buz uygulama, ilaç kullanımı, fizik tedavi, egzersiz programları ve gerekirse cerrahi müdahale yer alabilir. Doktorunuz, diz ağrısı için en uygun tedavi seçeneğini belirlemek için genellikle bir değerlendirme yapacak ve gerekli görürse ileri tetkikler isteyecektir.

Omuz Ağrısı

Omuz ağrısı, omuz bölgesinde hissedilen herhangi bir ağrı veya rahatsızlık hissidir. Omuz ağrısı birçok farklı nedenden kaynaklanabilir. İşte yaygın omuz ağrısı nedenlerinden bazıları:

  1. Rotator Manşet Yaralanmaları: Omuzdaki rotator manşet adı verilen bir grup kas ve tendonun yaralanması veya iltihaplanması omuz ağrısına neden olabilir. Bu tür yaralanmalar, tekrarlayan hareketler, travma veya yaşlanma süreciyle ilişkili olabilir.
  2. Omuz Çıkığı: Omuz ekleminin çıkması, omuz bölgesinde şiddetli ağrıya neden olabilir. Bu durum genellikle travma veya düşme sonucu meydana gelir.
  3. Omuz Bursiti: Omuz bursiti, omuz ekleminin yanında bulunan ve sürtünmeyi azaltan sıvı dolu keseciklerin iltihaplanmasıdır. Bursit, omuz ağrısı, şişlik ve hassasiyet ile kendini gösterebilir.
  4. Omuz Sıkışması (Impingement) Sendromu: Omuzdaki kemik yapıların tendonları veya bağları sıkıştırdığı bir durumdur. Bu, omuz ağrısı, zorlanma hissi ve kısıtlı hareketlilikle sonuçlanabilir.
  5. Omuz Artriti: Omuz ekleminin kıkırdak dokusunun yıpranması ve iltihaplanması durumunda omuz artriti gelişebilir. Bu durumda omuz ağrısı, sertlik ve hareket kısıtlılığı görülebilir.
  6. Adhesive Kapsülit (Donmuş Omuz): Omuzdaki eklemin kapsülünde meydana gelen inflamasyon ve sertleşme nedeniyle omuz hareketlerinin kısıtlandığı bir durumdur. Donmuş omuz, ağrı ve kısıtlı hareketlilikle kendini gösterir.
  7. Travma veya Kaza: Omuz bölgesine doğrudan darbe, düşme veya spor aktiviteleri sırasında yaşanan bir kaza sonucunda omuz ağrısı meydana gelebilir. Bu durumda kemik kırıkları, burkulmalar, eklem çıkıkları veya diğer yumuşak doku yaralanmaları oluşabilir.

Omuz ağrısı tedavisi, altta yatan nedenin belirlenmesine bağlı olarak değişir. Tedavi seçenekleri arasında istirahat, buz uygulama, ilaç kullanımı, fizik tedavi, egzersiz programları ve gerekirse cerrahi müdahale yer alabilir. Omuz ağrısı durumunda bir doktora danışmanız önemlidir, çünkü doğru teşhis ve tedavi, ağrıyı hafifletebilir.

Boyun Ağrısı

Boyun ağrısı, boyun bölgesinde hissedilen herhangi bir ağrı veya rahatsızlık hissidir. Boyun ağrısı genellikle kas gerginliği, yaralanma veya bazı durumların sonucu olarak ortaya çıkar. İşte yaygın boyun ağrısı nedenlerinden bazıları:

  1. Kas Gerginliği ve Gerilimi: Uzun süreli yanlış duruş, tekrarlayan hareketler veya stres, boyun kaslarında gerginliğe ve ağrıya neden olabilir.
  2. Boyun Zorlanması: Boyun bölgesinde ani bir hareket, düşme veya trafik kazası sonucunda boyun zorlanması (whiplash) meydana gelebilir. Bu durumda boyun ağrısı, sertlik, baş ağrısı ve baş dönmesi gibi belirtiler görülebilir.
  3. Boyun Disk Problemleri: Boyun omurlarında yer alan disklerde (yastık gibi yapılar) oluşan hasar, disk kayması veya herniasyon (fıtıklaşma) durumunda boyun ağrısı ortaya çıkabilir. Bu durum ayrıca sinir sıkışması ve kollarda veya ellerde uyuşma ve güçsüzlük gibi belirtilere de yol açabilir.
  4. Boyun Artriti: Boyun omurlarının kıkırdak dokusunda yıpranma ve iltihaplanma sonucu boyun artriti (servikal osteoartrit) gelişebilir. Bu durumda boyun ağrısı, sertlik ve hareket kısıtlılığı görülebilir.
  5. Boyun Kas Spazmları: Boyun kaslarında ani ve şiddetli kasılmalar, boyun ağrısına neden olabilir. Bu spazmlar genellikle stres, uzun süreli yanlış duruş veya kas yaralanmaları sonucunda ortaya çıkabilir.
  6. Boyun Sinir Sıkışması: Boyun omurları arasındaki sinirlerin sıkışması, boyun ağrısı, kollarda veya ellerde uyuşma, karıncalanma veya güçsüzlük hissiyle kendini gösterebilir. Bu durum genellikle boyun disk problemleri veya omurlar arasındaki daralmadan kaynaklanır.
  7. Stres ve Gerilim: Yoğun stres, gerilim ve gerginlik, boyun bölgesinde kas gerginliği ve ağrıya yol açabilir.

Boyun ağrısı tedavisi, altta yatan nedenin belirlenmesine bağlı olarak değişir. Tedavi seçenekleri arasında istirahat, fizik tedavi, egzersiz programları, boyun destekleyici aletlerin kullanımı, ağrı kesici ilaçlar ve gerekirse enjeksiyonlar yer alabilir. Boyun ağrısı durumunda bir doktora danışmanız önemlidir, çünkü doğru teşhis ve tedavi, ağrının hafifletilmesine yardımcı olabilir.

MÜkemmel
70 değerlendirmeye göre.
Emine avcı kurugül
Emine avcı kurugül
Harika iletişimi,samimi ve çözüm odaklı yaklaşımı ve mükemmel hekimliğiyle Dr.Sibel hanım Ankara için bir kayıp ama ben İzmir’de ailemi ona emanet edebildiğim için mutluyum.Yolu açık olsun.
Ece Tansel
Ece Tansel
Yıllar boyunca onlarca doktora gittim, hepsine aynı şikayetle başvurdum ama her seferinde düzgün bir tanı koyamadan beni eve gönderdiler. Sibel hanım ilk görüşmemizde şüphelendiği bir hastalıktan bahsetti ve bunu araştırmamız gerektiğini söyledi ve sonucunda hastalığın tanısı kondu ve doğru tedavime 5-6 yıl sonra kavuşmuş oldum şu an onun sayesinde hayat kalitem arttı.İnanılmaz araştırmacı, işini gerçekten severek yapan, nerede olursam olayım bir mesajla her sorunuma çözüm bulmaya çalışan mükemmel bir doktor.
Cevdet ZÜNGÜN
Cevdet ZÜNGÜN
Yaklaşık 5 sene önce “omuz manşetindeki Rotator Kaf Sendromu, çoğunlukla çekme, kaldırma hareketleri veya omuz üzerine ciddi düşüşlerin bir sonucu olarak oluşur” şeklinde koyduğu teşhis ve devam eden rehabilitasyon dönemi süresinde göstermiş olduğu ilgi ile sağ elimle saçımı bile tarayamazken, kolum yeniden hayat buldu. Yeni muayenehanesinde de başarılarının artarak devamını dilerim.
Havva Yüksel
Havva Yüksel
Şiddetli sırt ağrım için Sibel Hanıma bir arkadaşımın tavsiyesi ile gittim. Doktor hanım beni uzun uzun dinleri sorular sordu. Sonrasında muayene etti ve ağrının sırtıma boynumdan geldiğini anlattı, kolumdaki güçsüzlüğü tespit etti ve gösterdi. Boyun MRı çektirdi iğneler yaptı. Ağrılarım hala devam ediyor ama çok azaldı. Fizik tedaviye gidiyorum. Son derece temiz ve ferah bir yer.Teşekkür ederim.
sinan KIĞILCIM
sinan KIĞILCIM
Sibel Kibar Hoca’ya 87 yaşındaki babamın geçirdiği kalça protezi operasyonu sonrası fizik tedavi için başvurduk. Nazik yaklaşımı, özenli muayenesi, tedavi sürecindeki yakın ilgisi, yerinde ve doğru yönlendirmeleriyle babam sağlığına kavuştu. Kendisine ailece minnettarız, sonsuz teşekkür ediyor, fizik tedavi ve rehabilitasyon gereksinimi olan herkese güvenle tavsiye ediyoruz.
Damla Senturk
Damla Senturk
Çok sert ayak bileği burkulması sonucu bir arkadaşımın tavsiyesi ile gittim ve iyi ki de gitmişim. Sibel Hanım gerçekten soyadı gibi çok kibar bir hanımefendi. Bilgisiyle bakış açısıyla motivasyon arttırıcı davranışlarıyla kendinizi ilk dakikadan itibaren iyi hissetmenizi sağlıyor. Fizyoterapist Cem Bey gerçekten işini çok iyi yapan pozitif bir insan. Asla motivasyonunuzun düşmesine izin vermiyor. İlk gittiğimde seans ile son seansım arasında o kadar büyük fark var ki iyi ki tercih etmişim. Umarım zaman geçtikçe bileğimi daha iyi hissedeceğim. Herşey için çok teşekkür
m.reza goçi
m.reza goçi
Sibel hocama arkadaşımın tavsiyesi üzerine gittim. Kendisi son derece ilgili ve farklı bakış açıları geliştirebilen bir doktor. Kendinizi evinizde gibi hissediyorsunuz. Omuzumda tendok kompasi vardı, 3 seans enjeksiyon ile tamamen iyileşti. Enjeksiyonları ultrasonla özenle yapıyor, kendinizi çok güvende hissediyorsunuz. diz ağrısı çeken ablamı da götürdüm. Hocam dizine uyguladığı enjeksiyonla diz ağrıları rahat etti. Ağrısı olan herkese tavsiye ederim. Sibel hocama ve güler yüzlü ekibine çok teşekkür eder çalışmalarında başarılar dilerim.
Nesrin Özelçi
Nesrin Özelçi
Sibel hanım çok ilgili ve güleryüzlü bir Dr..Elim ve dizlerimdeki ağrılar için kendisine başvurmuştum.Çok faydasını gördüm.Sibel hanıma teşekkür ediyorum .
emel ünsal
emel ünsal
Sibel Hanıma annemin sağ omuz ağrısı için başvurduk. Kendisini internetten araştırarak bulduk. Yorumlarda yazdığı gibi çok kibar ve çok ilgili bir bayan. Son derece bilgili bir doktor. MR larımıza yeniden baktı ayrıntılı bir muayene yaptı. Daha önce annemin omuzuna enjeksiyon yapılmıştı ama sonrasında çok ağrısı olmuştu ve iyi olmamıştı. Sibel Hanım hareketimizin kısıtlanmış olduğunu ve tedavinin hızlı bitmesi için enjeksiyonun tekrarlanması gerektiğini söyledi. Bu sefer enjeksiyonu kendisi ultrasonla bakarak yaptı. Yaptığı günden 1 gün sonra omuz hareketi belirgin açıldı ağrısı azaldı. Sonrasında da fizik tedaviye başladık. Çok teşekkür ederiz hızlı çözümleriniz ve güzel yüzünüz için.

 

Sırt Ağrısı

Sırt ağrısı, sırt bölgesinde hissedilen herhangi bir ağrı veya rahatsızlık hissidir. Sırt ağrısı birçok farklı nedenden kaynaklanabilir. İşte yaygın sırt ağrısı nedenlerinden bazıları:

  1. Kas Gerilimi ve Spazmları: Uzun süreli yanlış duruş, aşırı yüklenme, kas zorlanması veya stres, sırt kaslarında gerilim ve spazmaya neden olabilir.
  2. Belirli Bir Bölgedeki Kas Yaralanmaları: Sırt bölgesindeki kaslarda yırtık, gerilme veya zorlanma sonucu ağrı oluşabilir. Bu genellikle ağır kaldırma, ani hareketler veya travma sonucu meydana gelebilir.
  3. Omurga Problemleri: Sırt ağrısı, omurganın belirli bölgelerindeki sorunlarla ilişkili olabilir. Bunlar arasında omurga eğriliği (skolyoz), disk herniasyonu, omurga kırıkları veya omurga daralması (spinal stenoz) bulunur.
  4. Faset Eklem Disfonksiyonu: Sırt bölgesinde yer alan faset eklem adı verilen eklem yüzeylerindeki problemler ağrıya neden olabilir. Bu durum genellikle yaşlanma, aşırı yüklenme veya travma sonucu ortaya çıkabilir.
  5. Romatizmal Hastalıklar: Sırt ağrısı, romatoid artrit, ankilozan spondilit gibi romatizmal hastalıkların bir belirtisi olabilir.
  6. Omurga Sinirlerinin Sıkışması: Omurga bölgesindeki sinirlerin sıkışması veya irritasyonu, sırt ağrısı, uyuşma, karıncalanma veya güçsüzlük gibi belirtilere neden olabilir.
  7. Stres ve Gerilim: Yoğun stres, gerilim ve gerginlik, sırt bölgesinde kas gerginliği ve ağrıya yol açabilir.

Sırt ağrısı tedavisi, altta yatan nedenin belirlenmesine bağlı olarak değişir. Tedavi seçenekleri arasında istirahat, fizik tedavi, egzersiz programları, sıcak veya soğuk uygulama, ağrı kesici ilaçlar ve gerekirse cerrahi müdahale yer alabilir. Sırt ağrısı durumunda bir doktora danışmanız önemlidir, çünkü doğru teşhis ve tedavi, ağrının hafifletilmesine yardımcı olabilir. Ayrıca, düzgün duruş, uygun ağırlık kaldırma teknikleri ve düzenli egzersiz gibi önleyici önlemler almak da sırt sağlığını korumada önemlidir.

Bacak Ağrısı

Bacak ağrısı, bacak bölgesinde hissedilen herhangi bir ağrı veya rahatsızlık hissidir. Bacak ağrısı çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir. İşte yaygın bacak ağrısı nedenlerinden bazıları:

  1. Kas Yaralanmaları: Bacak kaslarında gerilme, zorlanma veya yırtık meydana geldiğinde bacak ağrısı oluşabilir. Bu durum genellikle spor aktiviteleri sırasında veya ani bir hareket sonucunda ortaya çıkar.
  2. Kas Krampları: Bacak kaslarında ani ve şiddetli kasılmalar sonucu bacak ağrısı yaşanabilir. Bu kramplar genellikle aşırı egzersiz, elektrolit dengesizliği veya yetersiz sıvı alımı gibi durumlarda ortaya çıkabilir.
  3. Tendon İltihabı: Bacak bölgesindeki tendonlarda (örneğin, Achilles tendonu veya patellar tendon) iltihaplanma, bacak ağrısına neden olabilir. Bu durum genellikle tekrarlayan hareketlerin veya aşırı kullanımın sonucunda gelişebilir.
  4. Venöz Yetmezlik: Bacaklardaki venlerdeki kan dolaşımının zayıflaması durumunda venöz yetmezlik oluşabilir. Bu durumda bacak ağrısı, şişlik, ağırlık hissi ve bacaklarda yorgunluk hissi görülebilir.
  5. Damar Tıkanıklığı: Bacaklardaki damarlarda tıkanma veya daralma (periferik arter hastalığı) meydana geldiğinde bacak ağrısı oluşabilir. Bu ağrı genellikle yürüme veya egzersiz sırasında ortaya çıkar ve dinlenme ile hafifler.
  6. Sinir Sıkışması: Bacaklardaki sinirlerin sıkışması, bacak ağrısı, uyuşma, karıncalanma veya güçsüzlük hissiyle kendini gösterebilir. Bu durum genellikle bel fıtığı veya sinir yaralanmasıyla ilişkilidir.
  7. Kemik Problemleri: Bacak kemiklerindeki kırıklar, stres kırıkları veya kemik hastalıkları (örneğin, osteoporoz) bacak ağrısına neden olabilir.

Bacak ağrısı tedavisi, altta yatan nedenin belirlenmesine bağlı olarak değişir. Tedavi seçenekleri arasında istirahat, buz uygulama, ilaç kullanımı, fizik tedavi, egzersiz programları, yetersiz dolaşım durumlarında basınç çorapları kullanımı ve gerekirse cerrahi müdahale yer alabilir. Bacak ağrısı durumunda bir doktora danışmanız önemlidir, çünkü doğru teşhis ve tedavi, ağrının hafifletilmesine ve temel sorunun çözülmesine yardımcı olabilir.



Ağustos 24, 2022 Genel0

Boyun Fıtığı Nedir?

Boyun Fıtığı Olduğunuzu Nasıl Anlarsınız?

Boyun fıtığı toplumda çok yaygın görülen bir hastalıktır. Boyunda 7 tane omurga- vertebra kemik yapı olarak bulunur. Bu kemiklerin arasında disk dediğimiz daha yumuşak kıkırdak gibi yapılar vardır. Bu kırkırdak yapılan boyundaki kemiklerin hareket etmesini ve üstlerine binen yüklerini dağıtmasını sağlar. Disk dediğimiz yapılar olmasaydı boyun bölgesi bir kemik blok olurdu ve hareket edemezdi. Omurgalar arasında diskin de içinde bulunduğu eklem yapıları vardır. Bunlar da omurganın, boynun hareketini sağlar.

Diskler alabileceği yükün üstünde ağırlıkla, zorlanmayla karşılaştığında genellikle iç kısımdan yırtılmaya başlarlar. Yırtılma süreci bir süre sonra yüklerin taşınmamasına ve fıtıklaşmaya neden olurlar. Fıtıklaşma yanı omurgalar arasında dışarı taştıkları zaman kolumuza ve elimize giden sinirlere ya da omuriliğe basmaya başlarlar. Bu durumda kollarda ve ellerde uyuşma başlar. Fıtıklaşma hangi seviyedeyse ona göre ellerde ve kollarda uyuşma ve ağrı ortaya çıkar. Fizik muayene ile bu seviyeyi anlayabiliriz. Fıtık olduğunu da tahmin edebiliriz.

Boyun ağrısı ile birlikte kolların ya da ellerin bazı bölgelerinde ağrı ve uyuşma olabilir. Bununla birlikte sırtın belli bölgelerine yayılabilir. Özellikle boyun hareket ettirildiğinde kolda ve elde hissedilen uyuşma, ağrı ve elektriklenme belirgin olarak artar. Özellikle boyun geriye doğru zorlanıp beklenince sinir üzerindeki bası artar, belirginleşir bu bulgular tanıyı kesinleştirmemizi sağlar.

Boyun fıtıkları yaşımız ilerledikçe fizyolojik olarak normal yaşantımız içinde oluşabilir. Boyun fıtığınızın olması her zaman ağrıya neden olduğu anlamına gelmez. Ancak omurganın genel yapısını ve gücünü bozduğu anlamına gelebilir. Eğer hastanın boyun fıtığıyla uyumlu ağrısı varsa o zaman tespit ettiğimiz boyun fıtığının anlamı var demektir.

Boyun Fıtığı Tanısı Nasıl Konur?

Omuz Tendon Yırtığı mı Boyun Fıtığı mı?

Boyun ağrısı olan hastayı değerlendirdiğimizde öncelikle ayrıntılı bir hikaye alırız ve fizik muayene yaparız. Bu incelemenin sonunda hastanın bulgularına göre asıl şikayetinin boyun fıtığı ile ilgili olup olmadığına karar veririz. Eğer hastanın boyun ağrısı kolun, sırtına eline vuruyorsa, genellikle tek taraflı olarak ve uyuşması elektriklenmesi boyundan kola doğru yayılıyorsa bu şikayetler fıtıkla ilgilidir. Ağrı gece gündüz olur. Boyun hareketleri ile artar. Bazen hasta omuzla dirsek arasında bir ağrısından bahseder. Bu durum omuz eklemi ile de ilgili olabilir, boyun eklemindeki fıtıkla da ilgili olabilir. Bunu muayene ile ayırabiliriz. Bazen de hem omuz eklemindeki bir kas- tendon yırtığı ve boyun fıtığı bir arada olabilir. Bunu da fizik muayene ile ayırabiliriz.

Hastanın sorununun boyun fıtığına bağlı olduğunu düşünrsek boyun manyetik rezonans (MR) görüntülemesi istememiz gerekebilir. Hastanın ellerinde ya da kolunda kas gücü kaybı muayenede yoksa, bu durumda acil MR istememiz gerekmeyebilir. Hastaya uygun tedaviyi ugulayıp takip edebiliriz. Tedaviden yeterince iyi bir cevap almazsak o zaman MR istememiz sorunlu hale gelir. Hastanın kolunda ya da el kaslarında kas gücü kaybı varsa ya da çok aşırı bir ağrısı varsa MR istemek gerekir. O zaman MR ile fıtığın tam seviyesini belirleyerek daha doğru bir tedavi planlayabiliriz. Omuz kas- tendon yırtığı olduğunu düşünüyorsak o zaman omuz ekleminin MR’ını istemek daha doğru olur. Çok nadiren iki bölgenin birden MR’ını görmek gerekebilir.

Direk grafiler- radyografiler ile sadece boyun kemik yapısını görebiliriz. Kemik yapının dizilimini, düzleşmiş boyun var mı, ya da boyunda kayma var mı, ya da boyun disk aralıkları daralmış mı fıtık olma ihtimali var mı bu durumları tespit edebiliriz. Kireçlenme, osteoartrit dediğimiz durumları anlayabiliriz. Fibromiyalji ya da miyofasial ağrı sendromu gibi diğer boyun ağrıları nedenleri varsa o zaman grafide ve MR’da sadece boyun omurlarında düzleşme karşımıza çıkar. Çok ileri düzleşme ya da açıda ters yöne dönme varsa boyun fıtığı benzeri bulgular verebilir. Bu durum da büyük ölçüde fizik muayene ile ayrılabilir. Hastanın boyun geriye bükülmesi ile kolunda ve elinde boyundan başlayan elektriklenme ve uyuşması oluyorsa büyük ihtimalle fıtığı var demektir. Bu manevrayla hastanın fıtıklanmış diski yani hernisi sinir üzerine basarak kolda ve elde elektriklenme ve uyuşma yapar. Boyun bölgesinde omurilikten sinirler elektrik kabloları gibi çıkıp parmak uçlarımıza kadar uzanırlar. Boyun bölgesinde fıtığın etkisiyle basıya uğradıklarında parmak uçlarına kadar ağrıya, uyuşmaya ve elektriklenmeye neden olabilirler.

Tüm bu tetkiklerden sonra bazı durumlarda elektronöromiyografi (EMG) dediğimiz tetkikle sinirlerin çalışmasını ve hızını ölçebiliriz. Bu da bize sinir boyun bölgesinde fıtık nedeniyle mi sıkışıyor yoksa kol boyunca başka bir bölgede mi sıkışıyor o durumu açıklar. Bazen karpal tünel sendromu, ulnar sinir sıkışması gibi durumlarda sinir kolda başka bölgelerde sıkışabilir. Bu durumlarda da tesadüfen eskiye dayanan boyun fıtığı ve ağrısı varsa asıl şikayet karpal tünel sendromuna bağlı ya da ulnar nöropatiye bağlı da olsa boyun fıtığı olasılığı ekarte edilmelidir. Bu ayrımı EMG ve boyun MR’ını birlikte yaparak yapabiliriz.

Boyun Fıtığı Tedavisi Nasıl Yapılır?

Boyun Fıtığında Manuel Terapi?

Boyun fıtığı tanısını koyduktan sonra hastanın durumuna göre çok farklı tedaviler uygulanabilir. Bu tedavilerden hangisini seçeceğimizi hastanın durumuna ve beklentilerine göre karar veririz. Hastanın  kas gücü kaybı olması, hastanın ağrısının dayanılmaz düzeyde olması tedavi seçeneklerimizi etkiler. Önemli olan hızlıca hastanın ağrısını kesip yaşam kalitesini arttırmaktır. Fıtığın yoluna girip ağrının tama yakın geçmesi 2 ayı bulacaktır. Yaptığımız tedaviler bu süreci hızlandırır, iyileşmeyi belirgin hızlandırır.

Boyun fıtığı tedavisi uygulandıktan sonra ağrı geriledikten sonra hastanın normal yaşantısına dönmesi sağlanmalıdır. Bunun için doğru egzersiz programlarına hastayı alıp takip ederiz. Basit egzersizler ya da pilates yapmaları önerilebilir. Hastanın boyun bölgesi ve hatta vücudunun diğer kısmı güçlü olursa boyun bölgesine günlük yaşam içinde binebilecek yükler azalır ve fıtığın tekrarlaması ihtimali belirgin azalır. Her fıtığı olan ya da olmayan insanın günlük yaşamın içinde çok yüksek ağırlıkta yükleri kaldırdığında fıtığının gelişmesi olduğu ihtimalinin varlığı unutulmamalıdır.

Boyun fıtığı tedavi edildiğinde aslında fıtık olan bölgede eski haline tam bir dönüş ve iyileşme olmaz. Ancak fıtık boyutu büyükse genellikle 6 ay- 1 yıl içinde en az 1/3 ü oranına gerileyebilir yani 2/3 oranında küçülebilir. Yıllar geçtikçe fıtık hiç görülmeyebilir ancak genellikle fıtık oluşmuş disk yapısı artık bozulmuştur ve eskisi gibi yeterince iyi işini yapamaz, yükleri iyi taşıyamaz ve çevre dokunun korunmasındaki etkinliği azalır. Bu nedenle egzersiz yapılması ve boyun çevresi kaslarınkorse gibi güçlenmesi önemlidir. Vücudun kalan kısımlarının güçlenmesi de koruyucu etki sağlayacaktır.

Boyun fıtığı tedavi seçenekleri:

1- Ağızdan alınan ilaçlarla tedavi: Hastanın ağrısı son 2-3 hafta içinde başlamışsa hastaya öncelikle ilaç tedavisi başlanabilir. Özellikle ağrı kesici olarak bildiğimiz bir çok ilaç sadece ağrıyı kesmez aynı zamanda antiinflamatuar- ödem çözücü etkileriyle fıtık çevresinde oluşan ödemi ve sinire basıyı azaltabilirler. Kas gevşeticiler ağrıya bağlı ortaya çıkan boyun kaslarında olan kasılmayı azaltarak ağrıyı azaltabilirler. Ancak kas kasılması boyun fıtığı durumunda vücudun geliştirdiği bir savunma mekanizmasıdır. Boyun bölgesinin kasılarak doğal bir korse haline gelmesini sağlar. Bu nedenle hastalara kas gevşetici tedavi verirken dikkatli olmak gerekir. Bu ağrı kesiciler ve kas gevşeticilerin kas içine kalça bölgesinden yapılan formları da duruma göre tercih edilebilir, daha hızlı etki sağlarlar.

Yeşil reçete ile yazılan basın narkotik ağrı kesici ilaçlar akut dönemde ağrıyı çözmede yardımcı olabilir. Doğru seçilmiş hastalarda kısa süreli kullanımları uygun olabilir. Elde ve kolda uyuşma, elektriklenme olan hastalarda nöropatik ağrı var demektir. Nöropatik ağrı ilaçları normal bildiğimiz ağrı kesicilerden daha farklı bir gruptur aynı zamanda epilepsi ilacı olaral nörologlar tarafından da önerilirler. Bu ilaçların yine kısa süreli boyun fıtığı iyileşene kadar kullanımı yaşam kalitesini arttırabilir ve yan etkileri son derece azdır. Doğru seçilen hastalarda tedaviye eklenmeleri zorunlu olabilir. İki ay gibi bir süre genellikle kullanılarak kesilebilirler. Tabii bu ilaçların hepsinin doktor kontrolünde olması gerekir.

2-Kortizon- kortikosteroid enjeksiyonları: Hastanın ağrısına ve kas gücü kaybına göre (kas gücü kaybı çoğu zaman ağrının fazlalılığına bağlı olabilir) kalçadan kas içine kortikosteroid enjeksiyonları yapılabilir. Ya da direk fıtık olan bölgenin yakınına, sinir kökü çevresine ultrasonografi eşliğinde uygulanabilir. Kortizon uygulamaları varsa kas gücü kaybının hızlı olarak geri dönmesini sağlayabilir. Çünkü kas gücü kaybı dönmediğinde hastanın acil operasyona gitmesi gerekebilir. Bu durumda hızlı doğru müdahale edebilmek son derece önemlidir. Zaman kaybetmemek gerekir. Hastanın gerekli olabilecek bir ameliyattan kurtarılmasında etkili olabilir. Bu tedaviler bazen 1 kez gerektiğinde birkaç haftayla 2 ya da 3 kez uygulanabilir. Ağrılı yöntemler değildir ve lokal ugulamalar olduğu için yan etkileri çok belirgin görülmez.

3-Fizik tedavi ve rehabilitasyon- Manuel terapi- Traksiyon: Hastaya acil ilaçlarla müdahale edildikten hemen sonra ameliyat gerekliliği yoksa fizik tedaviye başlanmalıdır. Fizik tedavi iyileşme mekanizmalarını uyarır ve iyileşmenin hızlanmasını sağlar. Fizik tedavi olarak bir takım elektrik akımları, sıcak- soğuk uygulamalar, lazer uygulamaları, derin dkouları da ısıtabilen tekar terapi dediğimiz tedaviler uygulanabilir. Hasta bu süreçlerde aynı zamanda ilaç tedavileri, enjeksiyon tedavileri ile desteklenebilir. Ya da manule terapi nadiren uygun olabilir. Traksiyon, çekme, manuel terapi gibi işlemler genellikle akut durumlar için uygun olmayabilir. Hastanın durumuna ögre karar verilmelidir. Fizik tedavinin 15-20 gün boyunca günde 1 seans olarak haftada minimun 4-5 seans uygulanması gerekebilir. Her bir seans 1- 1.5 sa olarak sürebilir. Hastanın durumuna ögre tedavilere göre gerçek süreç belli olur.

4-Ozon tedavisi: Boyun fıtığı çevresine yapılan ozon enjeksiyon tedavileri boyun fıtığının küçülmesinde oksijenlenmenin artmasını sağlayarak etkilidir. Ozon tedavisi belirgin yan etkisi olmayan bir tedavidir. Ozon tedavisi yapılırken belirgin bir ağrı yaratmaz. En az haftada 1 ya da 2 gün 5-10 seans yapılması gerekebilir. Tedavi süreci basit ve zararsızdır. Fizik tedavi ve diğer enjeksiyon yöntemlerine yardımcı bir yöntem olarak uygulanabilir. Ya da inatçı ağrı durumlarında yapılması gerekebilir.

5- PRP (Konsantre büyüme faktörü- growth faktör) tedavisi: Boyun fıtığı olan hastaların kendş kanının alınıp bir takım işlemlerden geçirilip fıtık çevresine enjekte edildiğinde fıtığın iyileşmesinde etkili olduğu düşünülmektedir. Bu tedavinin etkinliği hastanın durumuna göre değişir ve diğer tedaviler ile kombine edilebilir. Doğru hasta seçimi önemlidir.

6- Boyun korsesi, boyun splinti, boyunluk tedavisi: Bazı boyun fıtığı hastalarının acil durumlarda, ağrıları çok fazla ve kolda elde uyuşma gibi şikayetleri varsa, MR ile büyük fıtık tespiti yapıldıysa korse kullanmaları uygun olabilir. Korse kullanımı hastanın durumuna göre 2 hafta ile 2 ay arasında değişebilir. Hastanın durumuna göre gerektiği kadar kullanmasını sağlamak gerekir. Uzun korse kullanımı boyun kaslarının güçsüzleşmesine neden olabilir. Bu da iyileşme sürecinde olumsuz etkili olabilir.

7- Boyun fıtığı ve egzersiz tedavileri: Hastanın boyun fıtığı tedavisi yapılır, ağrısı gerilediğinde mutlakadoğru egzersizleri yapması sağlanmalıdır. Hasta doğru egzersizleri yaptığında boyun çevresi kasları, sırt, omuz ve kol kasları güçlenir. Hastanın boyun fıtığı çevresinde kas gücünün artması ile doğal bir korse oluşur. Bu da fıtığın gerilemesini sağlarve tekrarlamasını engeller. Bu durumda hasta bir takım boyun egzersizleri ile birlikte reformer pilates ya da mat pilates yapabilir, yoga yapabilir, yüzebilir. Bunları belli bir sırada ve mantıkta yapması hastanın durumu açısından önemli olabilir. Mutlaka bu konuda deneyimli bir doktor tarafından takip edilmelidir.


d103d708-3d64-46ce-bf2e-f9335b6edd2a.jpg

Aralık 7, 2021 Genel0

Kalça ağrısı nedir, nerede, nasıl oluşur?

Kalça ağrısı şikayetiyle başvuran hastalar genellikle belden aşağıda kalçanın arka tarafında gelişen ağrıları kalça ağrıları olarak tanımlarlar. Gerçek kalça eklemi ile ilgili ağrı büyük oranda kasık bölgesinde görülür. Kasık bölgesinden dize kadar bacak ön yüzüne ve yana yayılabilir. Özellikle yere ilk basışta hasta kasık bölgesinde ağrıdan bahseder.

 

MÜkemmel
70 değerlendirmeye göre.
Emine avcı kurugül
Emine avcı kurugül
Harika iletişimi,samimi ve çözüm odaklı yaklaşımı ve mükemmel hekimliğiyle Dr.Sibel hanım Ankara için bir kayıp ama ben İzmir’de ailemi ona emanet edebildiğim için mutluyum.Yolu açık olsun.
Ece Tansel
Ece Tansel
Yıllar boyunca onlarca doktora gittim, hepsine aynı şikayetle başvurdum ama her seferinde düzgün bir tanı koyamadan beni eve gönderdiler. Sibel hanım ilk görüşmemizde şüphelendiği bir hastalıktan bahsetti ve bunu araştırmamız gerektiğini söyledi ve sonucunda hastalığın tanısı kondu ve doğru tedavime 5-6 yıl sonra kavuşmuş oldum şu an onun sayesinde hayat kalitem arttı.İnanılmaz araştırmacı, işini gerçekten severek yapan, nerede olursam olayım bir mesajla her sorunuma çözüm bulmaya çalışan mükemmel bir doktor.
Cevdet ZÜNGÜN
Cevdet ZÜNGÜN
Yaklaşık 5 sene önce “omuz manşetindeki Rotator Kaf Sendromu, çoğunlukla çekme, kaldırma hareketleri veya omuz üzerine ciddi düşüşlerin bir sonucu olarak oluşur” şeklinde koyduğu teşhis ve devam eden rehabilitasyon dönemi süresinde göstermiş olduğu ilgi ile sağ elimle saçımı bile tarayamazken, kolum yeniden hayat buldu. Yeni muayenehanesinde de başarılarının artarak devamını dilerim.
Havva Yüksel
Havva Yüksel
Şiddetli sırt ağrım için Sibel Hanıma bir arkadaşımın tavsiyesi ile gittim. Doktor hanım beni uzun uzun dinleri sorular sordu. Sonrasında muayene etti ve ağrının sırtıma boynumdan geldiğini anlattı, kolumdaki güçsüzlüğü tespit etti ve gösterdi. Boyun MRı çektirdi iğneler yaptı. Ağrılarım hala devam ediyor ama çok azaldı. Fizik tedaviye gidiyorum. Son derece temiz ve ferah bir yer.Teşekkür ederim.
sinan KIĞILCIM
sinan KIĞILCIM
Sibel Kibar Hoca’ya 87 yaşındaki babamın geçirdiği kalça protezi operasyonu sonrası fizik tedavi için başvurduk. Nazik yaklaşımı, özenli muayenesi, tedavi sürecindeki yakın ilgisi, yerinde ve doğru yönlendirmeleriyle babam sağlığına kavuştu. Kendisine ailece minnettarız, sonsuz teşekkür ediyor, fizik tedavi ve rehabilitasyon gereksinimi olan herkese güvenle tavsiye ediyoruz.
Damla Senturk
Damla Senturk
Çok sert ayak bileği burkulması sonucu bir arkadaşımın tavsiyesi ile gittim ve iyi ki de gitmişim. Sibel Hanım gerçekten soyadı gibi çok kibar bir hanımefendi. Bilgisiyle bakış açısıyla motivasyon arttırıcı davranışlarıyla kendinizi ilk dakikadan itibaren iyi hissetmenizi sağlıyor. Fizyoterapist Cem Bey gerçekten işini çok iyi yapan pozitif bir insan. Asla motivasyonunuzun düşmesine izin vermiyor. İlk gittiğimde seans ile son seansım arasında o kadar büyük fark var ki iyi ki tercih etmişim. Umarım zaman geçtikçe bileğimi daha iyi hissedeceğim. Herşey için çok teşekkür
m.reza goçi
m.reza goçi
Sibel hocama arkadaşımın tavsiyesi üzerine gittim. Kendisi son derece ilgili ve farklı bakış açıları geliştirebilen bir doktor. Kendinizi evinizde gibi hissediyorsunuz. Omuzumda tendok kompasi vardı, 3 seans enjeksiyon ile tamamen iyileşti. Enjeksiyonları ultrasonla özenle yapıyor, kendinizi çok güvende hissediyorsunuz. diz ağrısı çeken ablamı da götürdüm. Hocam dizine uyguladığı enjeksiyonla diz ağrıları rahat etti. Ağrısı olan herkese tavsiye ederim. Sibel hocama ve güler yüzlü ekibine çok teşekkür eder çalışmalarında başarılar dilerim.
Nesrin Özelçi
Nesrin Özelçi
Sibel hanım çok ilgili ve güleryüzlü bir Dr..Elim ve dizlerimdeki ağrılar için kendisine başvurmuştum.Çok faydasını gördüm.Sibel hanıma teşekkür ediyorum .
emel ünsal
emel ünsal
Sibel Hanıma annemin sağ omuz ağrısı için başvurduk. Kendisini internetten araştırarak bulduk. Yorumlarda yazdığı gibi çok kibar ve çok ilgili bir bayan. Son derece bilgili bir doktor. MR larımıza yeniden baktı ayrıntılı bir muayene yaptı. Daha önce annemin omuzuna enjeksiyon yapılmıştı ama sonrasında çok ağrısı olmuştu ve iyi olmamıştı. Sibel Hanım hareketimizin kısıtlanmış olduğunu ve tedavinin hızlı bitmesi için enjeksiyonun tekrarlanması gerektiğini söyledi. Bu sefer enjeksiyonu kendisi ultrasonla bakarak yaptı. Yaptığı günden 1 gün sonra omuz hareketi belirgin açıldı ağrısı azaldı. Sonrasında da fizik tedaviye başladık. Çok teşekkür ederiz hızlı çözümleriniz ve güzel yüzünüz için.

 

Kalça eklemi büyük bir eklemdir. Kalça ekleminin, kapsülünün arka bölümünde de patalojiler olabilir. Bu nedenle bazı durumlarda kalçanın arka kısmında, bacağın başladığı bölgeye yakın, arka kalça bölgesi ağrısı da olabilir.  Hastanın hikayesini ayrıntılı olarak değerlendirip, iyi bir fizik muayene ile değerlendirince doğru yerin ağrısına ulaşılabilir. Bel bölgesi, kalça bölgesi birbirine çok yakın olduğu için o bölgenin hastalıkları birbiriyle çok kolaylıkla karışır. Hasta hikaye ve fizik muayene ile ayrıntılı şekilde değelendirilmezse yanlış sonuçlara varılabilir. Bu noktada direk grafi ve manyetik rezonans görüntüleme (MR) istendir. Bunların sonuçlarıyla karar verilir. Hastanın yaşı ileriyse fizyolojik olarak yaş ilerledikçe büyük fıtıklar oluşabilir. (Bel fıtığı bölümünde bu ayrıntılı olarak anlatılıyor. Bel fıtığı bel omurları arasında kıkırdağa benzer daha yumuşak disk denilen yapıların yıllar içinde zedelenmesiyle yırtılarak fıtıklaşmaya neden olabilir. Bu fıtıklar yıllar içinde yavaş yavaş geliştiği için ağrıya neden olmayabilir ve MR ile görüldüğünde ağrı nedeni zannedilebilir.) MR ile bel fıtığı tanısı konarak ağrının nedeni buna bağlanabilir. Bu olabilecek durumlar sonunda yanlış bölgenin ameliyat- cerrahi olması sonucu çıkabilir. Son ederece dikkatli olmak gerekir. Hasta bu durumda amelyat olsa bile ağrısı geçmeyebilir. MR ile görülen her bel fıtığı o anda ağrıya neden olmayabilir. Hiç ağrıya neden olmayabilir.

Tüm bu nedenlerle kalça ağrısı değerlendirmesi zordur, deneyim gerektirir. Ya da hem bel fıtığı hem kalça sorunu birlikte olabilir. Bu durumda gerçekten yaşam kalitesini bozan yürümeye engel olan ağrının iyi değerlendirilip bulunması gerekir. Her bel fıtığı bel ve bel altı kalça bölgesinde siyatik benzeri ağrı yapmaz. Bunun unutmamak gerekir.

Kalça ağrısı nedenleri, ağrıya neden olan hastalıklar nelerdir?

Kalça ağrısı tanısı nasıl koyarız?

Kalça ağrısı ile başvuran hastanın ağrısı en çok kasık bölgesinde olur.Kasık bölgesinde dize kadar ön bacakta ağrı olması genellikle kalça eklemi ile ilgilidir. Ayrıntılı fizik muayene ve hikaye ile tanı konabilir. Sonrasında çekilen direk grafiler ve manyetik rezonans (MR) görüntüleme ile tanıdan emin olunur. Fizik muayene ve hikaye bilgileri ile MR sonuçları birlikte değerlendirildiğinde tam olarak sorunun ne olduğu anlaşılabilir. Hatta bazı durumlarda anlaşılması için enjeksiyonlar yapılması gerekebilir. MR bize her zaman doğru sonuçları vermez. MR’da sorun olsa bile hastanın ağrısının nedeni MR ile gördüğümüz sorun olmayabilir. Her şey birleştirilince ancak deneyimle doğru tanı konabilir.

Anlayamadığımız durumlarda kalça, bel, diz gibi çevre bölgelere kortikosteroid veya ağrı kesici, anestezik maddeler ile enjeksiyon yaparak, ağrının. Bir süre geçip geçmemesini takip ederek de tanı koyabiliriz. Bu enjeksiyonları ultrasonografi ile görerek yaparız ve hangi bölgeye girdiğimize emin oluruz. Bu son derece önemlidir. Enjeksiyon yaptığımız bölgede kısa süreli de olsa ağrı iyileşiyorsa ağrının asıl kaynağını bulmuş oluruz ve fizik tedavi ya da manuel terapi gibi başka yöntemlerle tedavi etmeyeceksek de operasyonun da ya cerrahinin gerekiyorsa nereye yapılacağına karar veririz. Kararımızın da doğru olduğuna emin oluruz.

Kalça ağrısı nedenleri:

Kalçada kireçlenme- osteoartrit:

Kalça ekleminde, yani kasıkta ağrısı olan hasta özellikle ayağını yere bastığında ağrısı olduğunu söylüyorsa ve ileri yaşta yavaş yavaş ilerlemiş olan bir ağrıysa nedeni kireçlenme- osteoartrit olabilir. Osteoartrit olduğunda hem eklem kıkırdağında hem de eklem çevresindeki kemik yapılarda sorunlar olur. Kemik yapılardan osteofit dediğimiz minik kemik çıkıntılar çıkabilir, eklem aralığı daralabilir, ve eklemin bazı hareketleri kısıtlanabilir. Bu durumun gelişmesine neden olan doğuştan bir kalça eklemi sorunu, ya da travma hikayesi olabilir.

Femoroasetabular sıkışma- impingement sendromu

Kalça eklemini oluşturan iki kemik yapı vardır. Bunlardan birisi femur dediğimiz üst bacak kemiğinin topa benzeyen bir baş kısmı ve pelvis dediğimiz kalça kuşağını oluşturan kemiğin sokete benzeyen asetabulum parçasıdır. Kalça eklemi top – soket görünümünde bir eklemdir. Bu top ve soket kısımların arasında normal bir aralık olması gerekir. Bu aralık bazen doğuştan dar olabilir. İşte bu duruma femoroasetabular sıkışma sendromu denilir. Bu olduğu durumlarda daha genç yaşlarda kalça eklem yapısında bozulma ve ağrı ortaya çıkabilir.

Osteonekroz

Kalça eklemini oluşturan kemik yapılardan özellikle femur dediğimiz kısımda bir çeşit erime ortaya çıkabilir. Bu çocukluk çağında (Perthes) ortaya çıkabilir ya da erişkin dönemde de ortaya çıkabilir. Kesin nedeni bilinmemektedir. Kortizon kullanmanın nedenlerden birisi olduğu bildirilmektedir. Bu hastalarda çok fazla kalça ekleminde ağrı, hareket kısıtlılığı gelişir. Yıllar içinde eklemin yapısı belirgin şekilde bozuluk. Uzun takip ve çeşitli ağrı tedavileri uygulanarak protez takılması geciktirilmeye çalışılır. Genellikle son aşamada total kalça protezi takılması gerekliliği ortaya çıkar.

Trokanterik bursit

Kalça ekleminin yan tarafında, femur dediğimiz üst bacağın uzun kemiğinin yan tarafında trokanter majör dediğimiz bir kemik çıkıntı bulunur. Bu kemik çıkıntının üstünde burs dediğimiz bir yapı vardır. Burs yapıları diz, omuz gibi diğer eklemlerin çevresinde de bulunan yastık benzeri kemikle kas gibi yumuşak dokular arasına giren destek yapılardır. Burs yapıları bazı durumlarda zorlanarak içinde ödem- sıvı birikir. Bir çeşit iltihap olur ama içinde bakteri olmayan antibiyotikle çözülmeyen bir iltihap olur. Bu durumda ciddi ağrıya neden olabilir. Gece üstüne yan yatmakla o bölgede ağrı olabilir, gündüz hareketle bacak yanına yayılan ağrıya neden olabilir.

Bursit

Kalça eklemi çevresinde bulunan burs dediğimiz yapıların iltihabına bursit denir. Bursit kalçanın yan tarafında, arka tarafında bölgelerde olabilir. İçinde iltihap olur ve değişik yöntemlerle tedavi edilebilir. Fizik tedavi, ultrason eşliğinde enjeksiyonlar (kortikosteroid gibi), bazen travma sonucu olan bursitlerde, burs yapısı içerisinde kan toplanabilir ya da aşırı bir sıvı artışı olabilir, bu durumlarda içerdeki sıvının ultrason eşliğinde boşaltılması gerekebilir. 

Tendinit, kas ve bağların zorlanması, yırtığı

Kalça çevresinde bir çok kas ve kasların kemiğe yapışma noktasında bulunan tendonlar ve bağ yapıları vardır. Bu yapılar kronik sürekli olan minik travmalarla ya da akut olarak ortaya çıkan daha büyük travmalarla aniden zorlanabilirler. Zorlanma durumunda minik yırtıklar, kopmalar görülebilir. Bu durumlarda zorlanma bölgesinde şişlik, ısı artışı, ağrı ortaya çıkar. Bu ağrılar hastanın yürümesine, oturmasına, gece rahat uyumasına engel olabilir. Tedavisinde ilaç tedavileri, ultrason eşliğinde yapılan kortikosteroid enjeksiyonları, ozon ve prp gibi uygulamalar etkili olabilir. Fizik tedavi işlemleri yırtığın ve ödemin iyileşmesini uyarabilir ve sonrasında hastaya yapması gereken egzersizler öğretildiğinde durumun tekrarlamasına engel olunabilir.

İskiofemoral sıkışma- impingement sendromu

Kalçanın arka kısmında , tam bacakla kalça kaslarının birleştiği bölgede femur dediğimiz üst bacak kemiğinin tuberkulum minus denen çıkıntısı ile, pelvis kemiğinin iskium pubis denen çıkıntısı arasında bir boşluk vardır. Bu boşluktan siyatik sinir geçer. Bu bölgede bazen kemik yapılara bağlı, bazen o bölgede bulunan kas yapılarının zorlanmasına bağlı darlık gelişebilir. Bu durumda siyatik sinir o bölgede sıkışabilir. Siyatik sinir sıkıştığında bacak arka tarafına yayılan ağrı olabilir. Siyatik sinir sıkışmadan sadece o bölgedeki kas yapılarının zorlanmasıyla da ağrı gelişebilir. Bu hastalıkların tanısı manyetik rezonans görüntüleme (MR) yapılarak konabilir. Tedavide o bölgeye yapılan fizik tedavi, ultrason eşliğinde kortizon ve ozon uygulamaları, bazı durumlarda prp, proloterapi uygulamaları yapılabilir. O bölgeyi germeye ve açmaya yönelik egzersizlerin mutlaka hastaya öğretilmesi ayrıca gereklidir.

Priformis sendromu

Priformis kası, kalçanın arka bölgesinde, derinde bulunan bir kas yapısıdır. Priformis kası dışardan görülebilen bir kas değildir. Bu kasın altından siyatik sinir geçerek bacak arkasına uzanır. Bazı durumlarda nu kasta kasılma ve zorlanma gelişebilir ve bu durumda kasın altında siyatik sinir sıkışabilir. Siyatik sinirin sıkışmasıyla bacak arkasına ayağa kadar yayılan ağrı ve uyuşma şikayeti olabilir. Oturma sırasında şikayetler belirgin olarak artar. Oturulduğunda priformis kası üzerine oturulmuş olur ve kas altındaki siyatik sinire daha fazla bası yapar, sinirin çevresinde olan ödem nedeniyle de ağrı oluşur. Ayağa kalkmak, yürümek, bacak bacak üstüne atmak gibi durumlar ağrının azalmasını sağlayabilir. Hastalar sıkışma olan taraftaki kalçayı hafif kaldırarak, o bacaklarını diğer bacaklarının üzerine atarak oturduklarında ağrıda azalma olduğunu belirtirler.

Kalça ağrısı tedavisi nasıl yapılır?

Kalça ağrısı ile başvuran hastanın ayrıntılı hikayesi alınıp, fizik muayenesi yapılır. Tanı hastanın yaşına, travma olup olmamasına göre değişiklik gösterir. Hastanın direk radyografisi istenerek kemik yapılar değerlendirilebilir ya da MR çekerek hem kemik yapılar hem de çevre kas ve bağ dokulardaki patalojiler görülebilir. Hastanın kalça ağrısına neden olan patalojisi belirlendikten sonra, hastalığın kalça eklemindeki yerine ve hastanın yaşına, günlük aktivitesine göre hangi tedavinin yapılacağına karar verilir.

Fizik tedavi ve rehabilitasyon

Her türlü kalça ağrısında fizik tedavi güvenle uygulanabilir. Fizik tedavide hastanın kalça ağrısının nedenini belirleyerek doğru bölgeye bazı işlemlerin yapılması önemlidir. Kalça eklemi çok büyük bir eklemdir ve çevre yapılar da geniş bir alana yayılmıştır. Örneğin hastanın her hangi bir kas bölgesinde yırtığı, siyatik sinir sıkışması ya da eklemin önünde ya da arkasına bir zedelenme varsa ağrıya neden olan sorun tam olarak neredeyse o bölgeye fizik tedavi ajanlarının uygulanması doğru olur. Derinde bulunan bir eklem olduğu için derine etkili olabilen fizik tedavi ajanlarının seçilmesi ve uygulanması başarıyı arttırır. Fizik tedavi genellikle 15-20 gün süreyle uygulanır ve günlük 1- 1.5 sa kadar sürebilir. Sıcak soğuk uygulamalar, bazı elektrik akımlar uygulamaları, lazer, tekar terapi, ESWT uygulamaları hastanın durumuna göre yapılabilir. Tedavi sürecinde farklı ajanlar denenip, değişiklikler yapılabilir. Bunun için bu ajanların kullanımıyla ilgili deneyimli olmak gerekir. Hastaların haftalık takipleri ve gelinen noktanın aralıklı doktor tarafından değerlendirilmesi tedavin doğru ilerlemesi için önemlidir.

Eklem içine ultrason eşliğinde kortizon uygulaması

Hastanın eklem içinde ağrıya neden olan özellikle kasık bölgesinden ön bacak bölgesine yayılan, yürümekle ağırlık vermekle ağrısı olan durumlarda hastanın kalça ekleminin içine kortizon uygulamaları yapılabilir. Kortizon uygulamaları hızlı ve etkili bir sonuç veriri. Kalça eklemi derinde bir eklemdir, ultrason ile kalça eklemini görerek enjeksiyon yapmak başarı oranını belirgin arttırır. Kortizon uygulamasının bazı kuralları vardır. Bir ekleme yılda 2-3 kereden fazla uygulanmaması, hayat boyun aynı eklemin içine 20 kereden fazla uygulanmaması gerekir. Eklem içine direk olarak yapıldığı için sistemlere geçişi fazla değildir. Bu nedenle bilinen kortizonun yan etkilerinin görülmesi olasılığı çok düşüktür. Bir kerelik bir uygulama olduğu için de kortizonun kronik dönemde çıkabilecek yan etkileri de ortaya çıkmaz.


2e896d50-6f2e-4aed-9383-b9dd1c8ea13b.jpg

Aralık 1, 2021 Genel0

Eklem içi enjeksiyon fiyatları

Eklem içi enjeksiyon tüm eklemlere yapılabilir. Bu işlemlere aynı zamanda eklem içi algolojik işlemler (ağrı tedavisi) denilir. Yapılan eklemin yerine, derinliğine göre uygulama şekli değişiklik gösterir. Bazı durumlarda ultrason ya da radyografi (skopi uygulaması) gibi bir yöntem kullanmadan yapılabilirken bazı durumlarda doğru yere doğru şekilde algolojik uygulama yapılabilmesi gibi ultrason kullanılması gerekebilir. Ultrasonla görülerek yapılan bir eklem içi enjeksiyonun başarı oranı, hiçbir görüntüleme yöntemi kullanmadan yapmaktan çok daha başarılı olabilir. Tabii ne olursa olsun bu başarı hekimin deneyimine ve eklemin o andaki bozukluk düzeyine, hastanın durumuna bağlıdır.

 

MÜkemmel
70 değerlendirmeye göre.
Emine avcı kurugül
Emine avcı kurugül
Harika iletişimi,samimi ve çözüm odaklı yaklaşımı ve mükemmel hekimliğiyle Dr.Sibel hanım Ankara için bir kayıp ama ben İzmir’de ailemi ona emanet edebildiğim için mutluyum.Yolu açık olsun.
Ece Tansel
Ece Tansel
Yıllar boyunca onlarca doktora gittim, hepsine aynı şikayetle başvurdum ama her seferinde düzgün bir tanı koyamadan beni eve gönderdiler. Sibel hanım ilk görüşmemizde şüphelendiği bir hastalıktan bahsetti ve bunu araştırmamız gerektiğini söyledi ve sonucunda hastalığın tanısı kondu ve doğru tedavime 5-6 yıl sonra kavuşmuş oldum şu an onun sayesinde hayat kalitem arttı.İnanılmaz araştırmacı, işini gerçekten severek yapan, nerede olursam olayım bir mesajla her sorunuma çözüm bulmaya çalışan mükemmel bir doktor.
Cevdet ZÜNGÜN
Cevdet ZÜNGÜN
Yaklaşık 5 sene önce “omuz manşetindeki Rotator Kaf Sendromu, çoğunlukla çekme, kaldırma hareketleri veya omuz üzerine ciddi düşüşlerin bir sonucu olarak oluşur” şeklinde koyduğu teşhis ve devam eden rehabilitasyon dönemi süresinde göstermiş olduğu ilgi ile sağ elimle saçımı bile tarayamazken, kolum yeniden hayat buldu. Yeni muayenehanesinde de başarılarının artarak devamını dilerim.
Havva Yüksel
Havva Yüksel
Şiddetli sırt ağrım için Sibel Hanıma bir arkadaşımın tavsiyesi ile gittim. Doktor hanım beni uzun uzun dinleri sorular sordu. Sonrasında muayene etti ve ağrının sırtıma boynumdan geldiğini anlattı, kolumdaki güçsüzlüğü tespit etti ve gösterdi. Boyun MRı çektirdi iğneler yaptı. Ağrılarım hala devam ediyor ama çok azaldı. Fizik tedaviye gidiyorum. Son derece temiz ve ferah bir yer.Teşekkür ederim.
sinan KIĞILCIM
sinan KIĞILCIM
Sibel Kibar Hoca’ya 87 yaşındaki babamın geçirdiği kalça protezi operasyonu sonrası fizik tedavi için başvurduk. Nazik yaklaşımı, özenli muayenesi, tedavi sürecindeki yakın ilgisi, yerinde ve doğru yönlendirmeleriyle babam sağlığına kavuştu. Kendisine ailece minnettarız, sonsuz teşekkür ediyor, fizik tedavi ve rehabilitasyon gereksinimi olan herkese güvenle tavsiye ediyoruz.
Damla Senturk
Damla Senturk
Çok sert ayak bileği burkulması sonucu bir arkadaşımın tavsiyesi ile gittim ve iyi ki de gitmişim. Sibel Hanım gerçekten soyadı gibi çok kibar bir hanımefendi. Bilgisiyle bakış açısıyla motivasyon arttırıcı davranışlarıyla kendinizi ilk dakikadan itibaren iyi hissetmenizi sağlıyor. Fizyoterapist Cem Bey gerçekten işini çok iyi yapan pozitif bir insan. Asla motivasyonunuzun düşmesine izin vermiyor. İlk gittiğimde seans ile son seansım arasında o kadar büyük fark var ki iyi ki tercih etmişim. Umarım zaman geçtikçe bileğimi daha iyi hissedeceğim. Herşey için çok teşekkür
m.reza goçi
m.reza goçi
Sibel hocama arkadaşımın tavsiyesi üzerine gittim. Kendisi son derece ilgili ve farklı bakış açıları geliştirebilen bir doktor. Kendinizi evinizde gibi hissediyorsunuz. Omuzumda tendok kompasi vardı, 3 seans enjeksiyon ile tamamen iyileşti. Enjeksiyonları ultrasonla özenle yapıyor, kendinizi çok güvende hissediyorsunuz. diz ağrısı çeken ablamı da götürdüm. Hocam dizine uyguladığı enjeksiyonla diz ağrıları rahat etti. Ağrısı olan herkese tavsiye ederim. Sibel hocama ve güler yüzlü ekibine çok teşekkür eder çalışmalarında başarılar dilerim.
Nesrin Özelçi
Nesrin Özelçi
Sibel hanım çok ilgili ve güleryüzlü bir Dr..Elim ve dizlerimdeki ağrılar için kendisine başvurmuştum.Çok faydasını gördüm.Sibel hanıma teşekkür ediyorum .
emel ünsal
emel ünsal
Sibel Hanıma annemin sağ omuz ağrısı için başvurduk. Kendisini internetten araştırarak bulduk. Yorumlarda yazdığı gibi çok kibar ve çok ilgili bir bayan. Son derece bilgili bir doktor. MR larımıza yeniden baktı ayrıntılı bir muayene yaptı. Daha önce annemin omuzuna enjeksiyon yapılmıştı ama sonrasında çok ağrısı olmuştu ve iyi olmamıştı. Sibel Hanım hareketimizin kısıtlanmış olduğunu ve tedavinin hızlı bitmesi için enjeksiyonun tekrarlanması gerektiğini söyledi. Bu sefer enjeksiyonu kendisi ultrasonla bakarak yaptı. Yaptığı günden 1 gün sonra omuz hareketi belirgin açıldı ağrısı azaldı. Sonrasında da fizik tedaviye başladık. Çok teşekkür ederiz hızlı çözümleriniz ve güzel yüzünüz için.

 

Hangi yöntemin kullanılacağına ayrıntılı bir ağrı hikayesi, ayrıntılı bir fizik muayene ve istenilen görüntüleme yöntemlerinin (ultrason, manyetik rezonans görüntüleme, tomografi, direk radyografi gibi yöntemler) bir arada değerlendirilmesi ile karar verilir. Hasta için tek bir değerlendirme yöntemiyle doğru kararın alınması çok olası değildir. Hastanın neye ihtiyacı olduğuyla birlikte, algolojik eklem içi enjeksiyonun kaç kez yapılacağı konusu da hastanın durumuna göre değişebilir. Bazen eklem içi enjeksiyonun birkaç kez yapılması gerekebilir.

Bazı hastaların ağızdan ilaç kullanması, sahip oldukları diğer sistemik hastalıkları nedeniyle yasaklanmış olabilir. Bu durumda eklem içi enjeksiyon son derece kurtarıcı bir hale gelebilir. Ya da bazı durumlarda fizik tedavi yöntemleri ile enjeksiyonların kombine edilmesi planı yapılabilir. Bununla birlikte işlem sırasında oluşabilecek ağrı ile hastanın rahatsız olmaması için gerekli bir bölgesel anestezi yani uyuşturma yöntemi seçilir.

Tüm bu durumlar yapılan enjeksiyonun fiyatını belirler. Nereye yapılacağı, ultrason kullanılıp kullanılmayacağı, kaç seans yapılacağı gibi durumlara göre eklem içi enjeksiyon (algolojik işlem) uygulamasının fiyatı ortaya çıkar. Hasta ile tüm ayrıntılar, olası iyileştirici etkisi, bu etkinin ne kadar süreceği konuları konuşularak yapılacak enjeksiyona karar verilir.

Eklem içi enjeksiyon nedir? 

Eklem içi enjeksiyon bir çok farklı şekilde yapılabilir. Bunlara aynı zamanda algolojik işlemler (ağrı tedavisi) denilir. Klinik pratikte en çok diz eklemine uygulama yapılırken tüm eklemlere yapılabilir. Eklem enjeksiyonları sırasında ultrason kullanımı, yapılan enjeksiyonun yerine ve şekline göre gerekebilir. Bunu bu konuda deneyimi olan bir hekim hastayı değerlendirerek karar verir. Hastanın o andaki ağrısının durumu, şişlik ve buna bağlı eklem içinde olan ödemin yerine göre enjeksiyonun, algolojik işlemin şekline karar verilir. Eklem içinde ödem (olmaması gereken eklem içindeki sıvı) olması her zaman ağrıya neden olduğu anlamına gelmez. Eklem içindeki ödem ağrı ile birlikte genellikle hareket kısıtlılığına da neden olur. Aynı zamanda eklemin algısında bozulmaya neden olabilir.

Her eklemin içindeki ve çevresindeki anatomik yapılarda eklemi ve bulunduğu organı algılayan sensörler (algılayıcı yapılar) vardır. Bir organımızın yani el, ayak, bacak, kol gibi kas iskelet sisteminin parçası olan, bizim hareket ettirdiğimiz ya da yardımıyla hareket ettiğimiz yapıların nerede durduğunu gözlerimiz kapalıyken biliriz. Bunu derin duyu dediğimiz özelliğimiz sağlar. Eğer eklem içinde ödem varsa ve bu ödeme neden olan eklem içindeki yapıların bozukluğu (kireçlenme gibi mesela) varsa derin duyu algılayıcılarımız sensörlerimiz bu durumdan etkilenir. Bu da doğru hareketi çıkarmamıza engel olur.

Bu nedenlerle eklemdeki temel bozukluk, ödem varlığı hangi ekleme hangi algolojik enjeksiyonu yapacağımızı değiştirir. Hastayı ayrıntılı muayene ederiz ve ağrısının ve günlük yaşamının öyküsünü alırız. Bu öykü, hastanın ağrısının şekli ve istediğimiz görüntüleme yöntemlerindeki (manyetik rezonans görüntüleme, direk grafi, ultrason, tomografi gibi yöntemler) bulguları birleştirerek ne yapacağımıza karar veririz.

Eklem içi enjeksiyon yan etkileri

Eklem içi enjeksiyonlarda tüm enjeksiyonlarda olduğu gibi yan etkiler olabilir. Eklem içi enjeksiyonlar aynı zamanda eklem içi algolojik (ağrı tedavisi) işlemlerdir. Bu nedenle genellikle eklem içi enjeksiyon yaparken, yapıp yapmamaya karar verirken hastanın durumu, fizik tedavi gibi uzun sürecek her gün gidilip gelinmesi gerekebilecek bir çözüme gelip gelemeyeceği, daha önce yaptırdıysa fizik tedaviye olan ağrısının cevabı, daha önce kullandıysa ağızdan aldığı ağrı kesicilere ağrısının verdiği cevabı gibi durumlar göz önünde bulundurulur.

Tüm bu durumlar hastayla ayrıntılı bir şekilde değerlendirilir. Hasta ile birlikte algolojik bir enjeksiyon yapılıp yapılmayacağına karar verilir. Her zaman hekim olarak önceliğimiz girişimsel işlemler yani algolojik eklem içi enjeksiyonlar yapmadan önce, girişimsel olmayan ağızdan ilaçlar,  fizik tedavi gibi yöntemleri denemektir. Bu yöntemleri denedikten sonra enjeksiyon yapmayı tercih edebiliriz.

Eklem içi enjeksiyonlarda enjeksiyon sırasında, algolojik işlem sırasında ağrı gelişebilir. Buna engel olmak için mutlaka bir işlem öncesi anestezi yöntemi kullanmaya çalışırız. Bu yöntemin de bazı yan etkileri olabilir.

  • Eklem içi enjeksiyon sonrası eklemde şişlik, ağrı
  • Eklem içine kanama (bu durum daha çok kan sulandırıcı ilaç kullanan hastalarda ortaya çıkabilir, ve bu durumun olmaması için gerekli önlemleri aldığımızda ortaya çıkmaz)
  • Yapılan ilaca karşı allerji ve buna bağlı eklem içi yapılarda aşırı bir reaksiyon ve ağrı şişlik
  • Yapılan ilacın içinde kortizon dediğimiz ilaç varda tansiyon ve şekerde birkaç günlük yüselme

Tüm bu yan etkiler hasta için doğru önlemler alındığında ortaya çıkmaz. Bu nedenle enjeksiyon kararı öncesi hastayı ayrıntılı olarak değerlendirir ve sonrasında ortaya çıkabilecek olası yan etkileri önleyebiliriz.



Aralık 1, 2021 Genel0

 Serebral palsi hastalığı nedir?

Serebral palsi iyileşen bir hastalık mıdır?

Serebral palsi bebeklerde, yenidoğanlarda ortaya çıkan, gebelik sürecinde (annede ya da bebekte) , doğumda ya da doğumdan sonraki ilk 2-3 yıl içinde gelişen bir takım hastalıklara bağlı ortaya çıkabilecek beyindeki kan akımının oksijenlenmenin bozulmasına bağlı, beyinde bazı bölgelerin nöron dediğimiz sinir hücrelerinin ölmesiyle karşımıza çıkan bir hastalıktır.

 

MÜkemmel
70 değerlendirmeye göre.
Emine avcı kurugül
Emine avcı kurugül
Harika iletişimi,samimi ve çözüm odaklı yaklaşımı ve mükemmel hekimliğiyle Dr.Sibel hanım Ankara için bir kayıp ama ben İzmir’de ailemi ona emanet edebildiğim için mutluyum.Yolu açık olsun.
Ece Tansel
Ece Tansel
Yıllar boyunca onlarca doktora gittim, hepsine aynı şikayetle başvurdum ama her seferinde düzgün bir tanı koyamadan beni eve gönderdiler. Sibel hanım ilk görüşmemizde şüphelendiği bir hastalıktan bahsetti ve bunu araştırmamız gerektiğini söyledi ve sonucunda hastalığın tanısı kondu ve doğru tedavime 5-6 yıl sonra kavuşmuş oldum şu an onun sayesinde hayat kalitem arttı.İnanılmaz araştırmacı, işini gerçekten severek yapan, nerede olursam olayım bir mesajla her sorunuma çözüm bulmaya çalışan mükemmel bir doktor.
Cevdet ZÜNGÜN
Cevdet ZÜNGÜN
Yaklaşık 5 sene önce “omuz manşetindeki Rotator Kaf Sendromu, çoğunlukla çekme, kaldırma hareketleri veya omuz üzerine ciddi düşüşlerin bir sonucu olarak oluşur” şeklinde koyduğu teşhis ve devam eden rehabilitasyon dönemi süresinde göstermiş olduğu ilgi ile sağ elimle saçımı bile tarayamazken, kolum yeniden hayat buldu. Yeni muayenehanesinde de başarılarının artarak devamını dilerim.
Havva Yüksel
Havva Yüksel
Şiddetli sırt ağrım için Sibel Hanıma bir arkadaşımın tavsiyesi ile gittim. Doktor hanım beni uzun uzun dinleri sorular sordu. Sonrasında muayene etti ve ağrının sırtıma boynumdan geldiğini anlattı, kolumdaki güçsüzlüğü tespit etti ve gösterdi. Boyun MRı çektirdi iğneler yaptı. Ağrılarım hala devam ediyor ama çok azaldı. Fizik tedaviye gidiyorum. Son derece temiz ve ferah bir yer.Teşekkür ederim.
sinan KIĞILCIM
sinan KIĞILCIM
Sibel Kibar Hoca’ya 87 yaşındaki babamın geçirdiği kalça protezi operasyonu sonrası fizik tedavi için başvurduk. Nazik yaklaşımı, özenli muayenesi, tedavi sürecindeki yakın ilgisi, yerinde ve doğru yönlendirmeleriyle babam sağlığına kavuştu. Kendisine ailece minnettarız, sonsuz teşekkür ediyor, fizik tedavi ve rehabilitasyon gereksinimi olan herkese güvenle tavsiye ediyoruz.
Damla Senturk
Damla Senturk
Çok sert ayak bileği burkulması sonucu bir arkadaşımın tavsiyesi ile gittim ve iyi ki de gitmişim. Sibel Hanım gerçekten soyadı gibi çok kibar bir hanımefendi. Bilgisiyle bakış açısıyla motivasyon arttırıcı davranışlarıyla kendinizi ilk dakikadan itibaren iyi hissetmenizi sağlıyor. Fizyoterapist Cem Bey gerçekten işini çok iyi yapan pozitif bir insan. Asla motivasyonunuzun düşmesine izin vermiyor. İlk gittiğimde seans ile son seansım arasında o kadar büyük fark var ki iyi ki tercih etmişim. Umarım zaman geçtikçe bileğimi daha iyi hissedeceğim. Herşey için çok teşekkür
m.reza goçi
m.reza goçi
Sibel hocama arkadaşımın tavsiyesi üzerine gittim. Kendisi son derece ilgili ve farklı bakış açıları geliştirebilen bir doktor. Kendinizi evinizde gibi hissediyorsunuz. Omuzumda tendok kompasi vardı, 3 seans enjeksiyon ile tamamen iyileşti. Enjeksiyonları ultrasonla özenle yapıyor, kendinizi çok güvende hissediyorsunuz. diz ağrısı çeken ablamı da götürdüm. Hocam dizine uyguladığı enjeksiyonla diz ağrıları rahat etti. Ağrısı olan herkese tavsiye ederim. Sibel hocama ve güler yüzlü ekibine çok teşekkür eder çalışmalarında başarılar dilerim.
Nesrin Özelçi
Nesrin Özelçi
Sibel hanım çok ilgili ve güleryüzlü bir Dr..Elim ve dizlerimdeki ağrılar için kendisine başvurmuştum.Çok faydasını gördüm.Sibel hanıma teşekkür ediyorum .
emel ünsal
emel ünsal
Sibel Hanıma annemin sağ omuz ağrısı için başvurduk. Kendisini internetten araştırarak bulduk. Yorumlarda yazdığı gibi çok kibar ve çok ilgili bir bayan. Son derece bilgili bir doktor. MR larımıza yeniden baktı ayrıntılı bir muayene yaptı. Daha önce annemin omuzuna enjeksiyon yapılmıştı ama sonrasında çok ağrısı olmuştu ve iyi olmamıştı. Sibel Hanım hareketimizin kısıtlanmış olduğunu ve tedavinin hızlı bitmesi için enjeksiyonun tekrarlanması gerektiğini söyledi. Bu sefer enjeksiyonu kendisi ultrasonla bakarak yaptı. Yaptığı günden 1 gün sonra omuz hareketi belirgin açıldı ağrısı azaldı. Sonrasında da fizik tedaviye başladık. Çok teşekkür ederiz hızlı çözümleriniz ve güzel yüzünüz için.

 

Serebral palsiye neden olan hastalık o anda olur ve biter. Bebeğin beyninde kalan hasar kalıcıdır ancak ilerlemez. Bebekler doğduklarında normal süreçte bir takım gelişim basamaklarından geçerek büyürler. Bu gelişim basamakları serebral palsili bebeklerde çok daha yavaş olarak ortaya çıkabilir. Gelişimin ne kadarının ortaya çıkabileceği beyindeki hasarın miktarına, yerine bağlıdır. Bu çocuklar da normale yakın gelişebilir ya da hayatlarını kendi başlarına sürdürebilecekleri düzeyde gelişebilir ama bunun için doğru şekilde takip edilmeleri gerekir. Gelişim normalden yavaş gideceği için iyi bakılmazlarsa hasara bağlı olarak eklemlerinde harekette kısıtlılık, kas güçlerinde kayıp, bunlara bağlı yürüme bozuklukları, denge bozuklukları ortaya çıkabilir. Bazı hastalarda kaslarda olmaması gereken aşırı kasılma durumu yani spastisite olabilir, bazen de kasılması gerektiği kadar kasılmayabilir yani tonus düşüklüğü olarak bildiğimiz hipotoni gelişebilir. Her iki durum da gelişimi olumsuz yönde etkiler. Bu durumların her ikisin tedavisi birbirinden farklıdır. Hastanın durumuna göre seçim yapmak gerekir.

Hastalık aslında ilerlemediği için asıl sorun takibin ve tedavinin, çocuğun bakımının yanlış olmasıdır. Serebral palsili çocukların hepsinde klinik farklı olabilir. Klinik durum fizik muayene ile doğru şekilde belirlenmeli ve çocuğun hareket edebilmesi, yürüyebilmesi, ellerini kollarını kullanabilmesi için doğru zamanda doğru tedavi uygulanmalıdır. Çocukların büyümesi gelişmesi devam ettikçe fizik muayene bulguları değişir. Çocuk ergenlik dönemine gelip, boy uzaması tamamlanana kadar çok iyi takip edilmeli ve doğru zamanda doğru tedavilere yölendirilmelidir. Bu da ancak sürekli doktor kontrolleri ve aralıklı fizik tedavi ve rehabilitasyon ve birlikte gerekirse botulinum toksin uygulamaları ile olur. Herşey olması gereken zamanda doğru şekilde yapılırsa çocuk beynindeki hasarın izin verdiği ölçüde, olabileceğinin en iyisi olan beden gücü durumuna gelebilir. Yani kendi kapasitesini en yüksek düzeyde kullanabilir.

Serebral palsi nedenleri nelerdir?

Serebral palsi annenin gebelik sürecinde annede ya da bebekte olan, doğumda ortaya çıkabilen ya da doğduktan sonraki ilk 2-3 yıl içinde ortaya çıkabilecek hastalıklar, ters giden durumlar sonucu ortaya çıkar.

Gebelik sürecinde annede ortaya çıkabilecek ya da bebekte çıkabilen enfeksiyon hastalıkları, gebelik sürecinin annede ortaya çıkabilecek bazı hastalıklarıyla erken sonuçlanması ve bebeğin erken doğması, düşük doğum ağırlığında olması neden olabilir. Doğumun uzun sürmesi, bebeğin çok yüksek ağırlıkta olması ya da ters gelmesi nedeniyle doğumun zor doğuma dönmesi, kordon dolanması, bebeğin doğmadan önce içinde beklediği sıvının artması ya da azalması, bebeğin anneye bağlandığı kordona dolanması ve sıkışması, ikiz ya da üçüz gebelikte yine bebeklerin sıkışması ya da iyi beslenememesi gibi durumlar neden olabilir. Bebeğin geç doğması nedeniyle anne karnında gereğinden uzun kalması da bazı komplikasyonlara neden olup serebral palsi ile sonuçlanabilir. Doğduktan sonra yenidoğan sarılığı olmaları, şeker hastası olmaları, epileptik nöbet geçirmeleri gibi durumlar, bunlara bağlı bebekte beyinde kanama ya da tıkanıklık gibi durumların olması serebral aplsi dediğimiz bebeğin beyninde kalıcı hasarın ortaya çıkabileceği hastalığın ortaya çıkmasını tetikleyebilir.

Serebral palsinin orataya çıkış nedeni yine de kesin değildir. Bu nedenler ortaya çıkmışsa bunlar çıktığı için mi bebek serebral palsi olmuştur, yoksa zaten bebekte tıbbi olarak bilmediğimiz bir hastalık olup, bu hastalık nedeniyle mi zor doğum olmuştur, ya da doğum sonrası bir sorun ortaya çıkmıştır bunu tam olarak bilme şansımız yoktur. Bu nedenle nedenin ne olduğundan bağımsız olarak bebeğin ayrıntılı olarak değerlendirilip kalan kas iskelet sistemi sorumlarının ve eşlik edebilecek diğer sorunların tespit edilmesi, bu sorunlara göre ayrı ayrı tedavilerin planlanması ve takip edilmesi son derece önemlidir.

Serebral palsi ortaya çıkmışsa çocuğun artık neden olduğundan çok sonuçlarına odaklanılarak büyüme çağını olabileceğinin, kendi kapasitesinin en iyi olabileceği durumunun sağlanacağı şekilde sürdürülmesine çalışılması önemlidir. Bunun için de çocuğun bu konuyla ilgilenen bir hekim tarafından düzenli takip edilip, gereken zamanlarda fizik tedavi ve rahabilitasyona alınması ve gereken diğer tedavilerin uygulanması büyüme çağının tamalanacağı ergenlik dönemine kadar bu sürecin devam edeceği bilinmelidir.

Serebral palsi tedavisi nasıl yapılır? 

Serebral palsi tedavisi planı için öncelikle ayrıntılı bir fizik muayene yapılır. Bu noktada çocuğun yaşı ve fonksiyonel düzeyi çok önemlidir. Oturabiliyor mu, ayakta dik durabiliyor mu, yürüyebiliyor mu, ellerini, kollarını nasıl kullanıyor tek tek değerlendirilir. Serebral palsinin tipine göre kaslarında aşırı bir kasılma yani spastisite olabilir, ya da kaslarında olması gerekenden az bir kasılma, yumuşama yani hipotoni olabilir. Her iki durumun tedavisi birbirinden farklıdır. Denge bozukluğu değerlendirilir. Kas iskelet sistemi sorunları yanında konuşma, yutma bozukluğu gibi sorunlar eşlik edebilir.

Serebral palsi olan çocuğun kas güçlerine kas testi ile bakılır. Bu kas testinde 1 kas gücü hiç yok, 5 tam kas gücü demektir. Eğer daha önce doğru rehabilitasyon yapılmadıysa spastisite yani aşırı kasılmaya ve doğru hareketlerin yapılmamasına bağlı eklem hareket açıklıklarında kısıtlılıklar olabilir. Mesela ayak bileğinde aşırı kasılmaya ve yürüyememeye bağlı eklem hareketinde kısıtlılık gelişmiş olabilir. Bu durumda amacımız ayağa kaldırmaksa mutlaka bu eklem açıklığının tama yakın sağlanması gerekir. Eklem kısıtlılığına neden olan asıl durum spastisite yanı aşırı kasılma ise botulinum toksin ile kasın gevşetilmesi gerekebilir. Botulinum toksin enjeksiyonu ile kas gevşeme kabiliyeti kazandırıldıktan sonra, güzel bir rehabilitasyon süreciyle eklem açıklığı ve eklemin bulunduğu bölgedeki kasın hareketi sağlanabilir. Bunların doğru zamanlarda yapılması son derece önemlidir. Hipotonik ve denge bozukluğu olan bir çocuksa kasların güçlendirilmesi, yapamadığı hareketleri yapabilmesi için onlara yönelik çalışılması ve denge bozukluğuna yönelik aktiviteler yapılması sağlanır.

Rehabilitasyonun öncelikle fizyoterapistle çalışılan kısmı en önemli kısmıdır. Bununla birlikte bazı durumlarda robotik rehabilitasyon sistemleri kullanılması gerekebilir. Bu robotik sistemler yürüme için bacaklara kullanılabilir, ya da kolların ve ellerin hareketinin geliştirilmesi için farklı robotik sistemler kullanılabilir. Sanal rehabilitasyon sistemleriyle eğlenceli bir şekilde geliştirilmesi hedeflenen kasların ve eklemlerin çalıştırılması planlanabilir. Havuz terapisi bazı kasların güçsüzlüklerinde, denge bozukluklarında etkili bir tedavidir. Havuz terapisi tedaviye gerektiği zaman eklenebilir. Tüm bunların hangi anda kullanılması gerektiğine karar vermek tecrübe gerektirir. Her hasta robotik rehabilitasyon sistemlerinden ya da havuz terapisinden fayda görmeyebilir. Bu tedavi şekillerinin kullanılmasının gerekmediği zamanda kullanılması boşuna zaman ve para kaybı olur.

Serebral palsi tedavisi ne kadar sürer? Günlük ne kadar zaman ayrılır?

Serebral palsi tedavisi tanı konulduktan itibaren başlanabilir. Serebral palsi tanısı 1 yaş civarı net olarak konulur. 1 yaşa kadar serebral palsi varlığını tespit etmek için de bir çok yöntem vardır. Kas iskelet sisteminin gelişip çocuğun katılımının sağlanabildiği zamanda yapılan tedavi daha etkili olur. Bu gelişim sağlanana kadar aileye evde çocuğun gelişiminin uyarılmasını ve hızlandırılmasını sağlayacak tedavi planları yapılabilir.

Tedavi planı çocuğun yaşına, katılımına, gelişimine ve klinik düzeyine göre planlanır. Sadece hiç oturmamış ve oturması hedeflenen bir çocuğun tedavisi ile yürümek üzere olan ve yürümesi kısa bir süre içinde hedeflenen çocuğun tedavisi tamamen birbirinden farklıdır. Bazı durumlarda çocuğun hareket etmesine engel olan bir spastisitesi varsa ve bu botulinum toksin uygulaması ile çözülecekse tedavinin öncesinde enjeksiyon yapılır. Sonrasında tedavi daha etkili olabilir.

Günlük tedavi seans sayısı 1 seanstan 3-4 seansa kadar değişebilir. Fizyoterapistle egzersiz yaptığı seansı temel seansıdır. Bu seanstan sonra gerekiyorsa robotik rehabilitasyon sistemleri, sanal rehabilitasyon sistemleri ya da havuz terapisi eklenebilir. Fizyoterapistle seans sayısı da çocuğun durumuna göre arttırılabilir ya da gün içine bölünebilir.

Serebral palsi rehabilitasyonu planlanan bir çocuk için ulaşabileceği bir hedef nokta belirlenir. Bu hedefe ne kadar zamanda ulaşabileceği tecrübe gerektirir. İlk rehabilitasyon uygulamaları 45 gün ile 3 ay arasında değişebilir. Daha uzun da olabilir. Rehabilitasyonun ne kadar süreceği çocuğun katılımına, rehabilitasyona alınan cevaba da bağlıdır. Rehabilitasyon sürecinin içinde çocuğun gelişimi doktor, fizyoterapist ve aile tarafından da gözlenerek sürecin ne kadar devam edeceğine karar verilir. Rehabilitasyon süreci tamamlanıp belli bir hedefe ulaşıldığında devamlılık için özel eğitimle devam edilebilir ya da tedavi sıklığı hafta içinde azaltılabilir. Çocuğun boyu uzadığı sürece yani en az ergenlik dönemine kadar rehabilitasyon ihtiyacı aralıklı olarak olacaktır. Çocuk uzadıkça kemik boyu uzar ancak kas boyu kasılma yani spastisite nedeniyle yeterince uzayamayacağı için yoğun her gün yapılan rehabilitasyon ihtiyacı gelişir.

Tüm bu süreç konuyla ilgili bilgisi olan fizik tedavi ve rehabilitasyon hekimi tarafından takip edilir ve yönetilir. Fizyoterapist, doktor, aile, gerektiğinde yutma terapisti, konuşma terapisti ve diğer branş hekimleri hep birlikte ekip olarak çalışmalıdır.


31b7dde8-b260-4efd-9b4b-93edff1610c8.jpg

Aralık 1, 2021 Genel0

Nöral Terapi Nedir?

Nöral terapi ağrı tedavisinde kullanılan bir çeşit enjeksiyon yöntemdir. Hastaların farklı şekillerde, değişik açılardan değerlendirilmesi sonrası farklı şekillerde yapılabilir. Amaç hem lokal ağrıyı giderirken, hem de hastanın sistemik dengesinin de sağlanmasıdır. Lokal anestezik dediğimiz hastalara ağrı verebilecek uygulamalardan önce kullandığımız bölgesel anestezik ilaçlar ve serum fizyolojik karıştırılarak yapılır.

Bölgesel anestezi ilaçları vücutta yapılan bölgede ağrının hissedilmesini önlemekten başka, aynı zamanda vücuttaki yangıyı (inflamasyon) yani bazı durumlarda olması gereken bazı durumlarda istemediğimiz aktifleşme durumlarının da düzeltilmesinde etkilidir (antiinflamatuar etki). Bu etkisi ilacın ağrıyı kesme etkisinden daha uzun sürelidir. Bunun da nöral terapi uygulamasının uzun süre etkili olmasını açıklayan bir durum olduğu düşünülmektedir.

Her hasta birbirinden farklı özellikler gösterir. Nöral terapinin içinde değişik bölgelere, hastaya uygun sayıda enjeksiyon yapılması gerekebilir. Hangi hastanın hangi bölgesine enjeksiyon yapılacağı ve kaç seans yapılması gerektiği hastanın durumuna göre tıp doktoru olan nöral terapist tarafından karar verilir.

Ağrının olduğu bölgeye sadece lokal uygulamalar yapılabilirken, aynı zamanda vücutta hastanın şikayeti olan, ağrıya neden olduğu düşünülen başka bölgelerine enjeksiyon yapılması gerekebilir. Karından, burun içinden uygulamalar yapılması gerekebilir. Vücutta başka organlarda bulunan hastalıklar, hiç bağlantısı olduğunu düşünmediğiniz bir yerde ortaya çıkan ağrıyı tetikleyebilir. Bunlar tespit edilirse doktorun tüm bu durumlara yönelik bir tedavi planı yapması gerekir.

Nöral Terapi Nasıl Yapılır?

Nöral terapi lokal anestezik dediğimiz bölgesel ağrı kesici ilaçların kullanıldığı bir enjeksiyon yöntemidir. Bölgesel uygulamalar yapılırken, birlikte bozucu alan tedavileri de yapılır. Bölgesel anestezik ilaçlarla yapılan enjeksiyonlar nöral terapi olarak adlandırılabiliyor ancak nöral terapi için asıl belirleyici olan bozucu alanların araştırılıp tespit edilmesi ve tedaviye o bölgelerin de enjeksiyonlarının gerekli görülürse eklenmesidir.

Bozucu alan nöral terapideki önemli kavramlardan biridir. Vücudunuzda çocukluğunuzdan kalma yara izleri, daha önce geçirdiğiniz amelyatların yara izleri, ameliyat bölgesindeki doku bozuklukları, bademcik ve diş sorunları gibi bozucu alanlar olabilir. Nöral terapist olan tıp doktoru tarafından hastanın ayrıntılı muayene edilmesiyle olası bozucu alanlar tespit edilir. Hastanın durumuna göre uygun enjeksiyon sekli uygulanabilir.

Bozucu alan tedavisine ek olarak bölgesel tedavi yapılırken cilt içine (noktasal uyarım), kaslara daha derin enjeksiyonlar, tendon dediğimiz kasların kemiklere yapışma alanlarının enjeksiyonları, bağlar ve kemiklere yapılan enjeksiyonlar olabilir. Daha derin dokulara yapılan enjeksiyonlar da, daha yüzeyel uygulamalar da ağrı verici olabilir. Ağrı genellikle sadece uygulama sırasında ortaya çıkar. Uygulama sonrası enjeksiyon bölgesinde ağrı olması beklenmez. Çok nadiren sonrasında gelişen ağrı da kısa süreli olabilir.

Bu uygulamalar ağrı üzerinde çok kısa süre içinde etkili olabilir. Kısa sürede etkili olması uzun sürede etkili olabilmesi için bir kanıt değildir. Bölgesel anestezik ilaçlar sinir kökleri çevresine ve daha yüzeyde bulunan sinirlerin (periferik sinirlerin) çevresine yapılabilir. Sempatik sistem dediğimiz vücutta bulunan başka bir sinir ağının Sempatik ganglion dediğimiz yapılarının çevresine de gerektiğinde yapılabilir. 

Nöral Terapi Yararları

Nöral terapi bir çok ağrıya neden olan hastalık için uygulanabilir. Bazı durumlar için tamamen tedavi edici bazı hastalıklar için iyileşmeye yardımcı tedavi olarak uygulanabilir.

Hastalara yapılan nöral terapi ile kullandıkları ağrı kesici ilaçların miktarı azalabilir. Ağızdan alınan ağrı kesici ilaç miktarı azaldığında hastaların yaşayabileceği olası mide, karaciğer, böbrek yan etkileri azaltılmış olur.

Bazı hastaların ağrı kesici ilaç kullanmaları başka sistemik hastalıkları (böbrek yetmezliği, tek böbrekli olmak, karaciğer fonksiyon testlerinde bozukluk, karaciğerde yağlanma, kalp hastalıkları, tansiyon yüksekliği, şeker hastalığı gibi) nedeniyle yasak olabilir. Bu durumda nöral terapinin kullanılmasında hiçbir sakınca yoktur. Rahatlıkla tercih edilebilir.

Cerrahi olması önerilmiş olan kas iskelet sistemi sorunlarında, cerrahi gerekliliğini ortadan kaldırabilir veya cerrahi yapılması sürecinin ileri zamana ertelenmesi gerekiyorsa, bunu sağlayabilir.

Belirli aralıklarla yapılan nöral terapi uygulamasının, sistemik nöral terapi uygulamalarının yaşlanmayı engelleyici etkilerinin olduğu düşünülmektedir. Nöral terapi ile vücutta yangı (inflamasyon) denen ve genellikle dokunun bozulmasına yol açan durumun önlenmesi sağlanabilir. İnflamasyonun her zaman zararlı olmadığı ve belli süreçlerde vücut için gerekli olabileceği de unutulmamalıdır.

Nöral terapinin kliniğimizde uygulandığı hastalıkları başlıcalarını şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Boyun ağrısı, sırt ve bel ağrısı
  • Miyofasial ağrılar (kas ağrıları)
  • Fibromiyalji
  • Boyun fıtığı
  • Bel fıtığı
  • Hareket kısıtlılıklarında fizik tedaviye yardımcı
  • Nöropatik ağrılar
  • Omuz ağrıları- tüm tendon yaralanmaları
  • Tenisçi dirseği (lateral epikondilit), golfçü dirseği
  • Topuk dikeni
  • Diz ve kalça ağrıları
  • Romatizmal hastalıklar

4a3ef879-1c31-4dfc-995e-653ccc48a48c.jpg

Aralık 1, 2021 Genel0

Yatarak Fizik Tedavi Hizmetleri

Fizik tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerinin bazı nedenlerle yatarak da yapılması gerekebilir. Özellikle nörolojik rehabilitasyon hastalarının yürüme bozuklukları ve transfer sorunları akut dönemlerde olacağı için, akut dönem bu hastaların yatarak fizik tedaviye erkenden alınması ve hızlı rehabilitasyona başlamaları önemlidir. Bu hizmetin verilebilmesi için hem hastanın sistemik sorunlarına, diğer hastalıklarına bakıldığı özel ortamların olması gerekir. Hastaların akut nörolojik hastalıklardan sonra ilk dönemlerinde hastalıklarına bağlı bir takım komplikasyonların çıkabileceği unutulmamalıdır.

Mesela beyin felci, hemipleji, beyin kanaması ya da beyin damar tıkanıklığı gelişmiş bir hastada beyindeki hastalığın yerine göre bir klinik tablo ortaya çıkacaktır. Hastanın ilk dönemde bu durumların ikinci atağının ortaya çıkması durumu olabilir. Yüksek tansiyon, şeker düzeninde bozulma, derin ven trombozu dediğimiz bacak damarlarında tıkanma, akciğer embolisi denilen akciğer damarlarında tıkanıklık, beslenme bozukluğu- yutma bozukluğu, konuşma bozukluğu gibi durumlar olabilir. Hastanın algısı bozuk ve katılımı minimum düzeylerde olabilir. Bu durumların takibi ve erken müdahalesinin mutlaka yapılması gerekir.

İlk dönemde hareket edemeyen ve yatakta uzun kalan bir hastanın, iyileşme sürecinin devamında kas güçlerinin gelebileceği ve hareket edebileceği düşünülürse, uzun yatakta kalındığında kaslarda incelme ve güçsüzleşme artacaktır. Hatta hastalığın tutmadığı sağlam olan kaslarında da güçsüzlük gelişebilir. Bu sürece engel olmak için erkenden yataklı bir hastanede fizik tedaviye başlanması ve müdahale edilmesi sağlanmalıdır.

Yatarak Fizik Tedavi Hizmetlerini Nerede Veriyoruz?

Sağlık Bakanlığına bağlı Bilge Hayatlar Konaklamalı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bakım Merkezinde hastaları yatarak takip ediyoruz ve gerekli tedavi planlarını yapabiliyoruz. Bu tedaviler sırasında hastaların bakımı 24 saat hemşireler tarafından sağlanıyor ve dahili problemleri için dahiliye hekimi kontrolünde takip ediliyorlar. Nörolojik değerlendirmeleri haftalık olarak nöroloji doktoru tarafından yapılıyor.  Hastaların başka bir branş hekimi tarafından değerlendirilmesi gerektiğinde bazı durumlarda kurumun içinde bazı durumlarda başka hastaneye sevk edilerek yapılabiliyor. Tüm bu süreçlerin doğru takibiyle birlikte hastanın ihtiyacı olan rehabilitasyon planı yapılıp devam etmesi tarafımızdan sağlanıyor.

Hastaların robotik rehabilitasyon sistemleri ya da başka bir sanal rehabilitasyon sistemi, havuz terapisi ihtiyacı olduğunda anlaşmalı olduğumuz kuruma liftli araçla tekerlekli iskemleyle sevki her gün sağlanarak, temel fizyoterapi ve rehabilitasyon tedavisine ek olarak yapılması sağlanıyor.

Yatarak Fizik Tedavi Hizmetlerininin Fiyatı Nedir?

Hasta yatışında ayrıntılı olarak değerlendirilir. Hastanın günde 1 seans mı 2 seans mı tedavi alacağı, bununla birlikte herhangi bir bölgesinde ağrısı var mı o bölgeye fizik tedavi yapılacak mı belirlenir. Hastanın robotik rehabilitasyon ya da başka bir sisteme ihtiyacı var mı belirlenir. Refakatli ya da refakatsiz olarak hasta takip edebildiğimiz kurumda tüm bu yapılacaklara göre fiyat belirlenir. Ücretlendirmeyle ilgili asıl sorumlu olan Bilge Hayatlar Konaklamalı Fizik Tedavi Merkezi’nin kendi yönetimidir.


kuru-igne-tedavisi.jpg

Mayıs 21, 2021 Genel0

Kuru iğne tedavisi içine ilaç ya da başka bir tıbbi solüsyon, serum konulmadan kas iskelet sistemi patalojilerinde hekim tarafından uygulanan bir tedavi yöntemidir. Kuru iğne hastanın ağrısı olan bölgelere, çevresinde ilişkili olduğu hekim tarafından tespit edilmiş başka vücut bölgelerine aynı anda uygulanabilir. Bununla birlikte akupunktur noktalarına ya da yine akupunktur noktalarının ilişkisi olan başka noktalara yapılabilir.

 

MÜkemmel
70 değerlendirmeye göre.
Emine avcı kurugül
Emine avcı kurugül
Harika iletişimi,samimi ve çözüm odaklı yaklaşımı ve mükemmel hekimliğiyle Dr.Sibel hanım Ankara için bir kayıp ama ben İzmir’de ailemi ona emanet edebildiğim için mutluyum.Yolu açık olsun.
Ece Tansel
Ece Tansel
Yıllar boyunca onlarca doktora gittim, hepsine aynı şikayetle başvurdum ama her seferinde düzgün bir tanı koyamadan beni eve gönderdiler. Sibel hanım ilk görüşmemizde şüphelendiği bir hastalıktan bahsetti ve bunu araştırmamız gerektiğini söyledi ve sonucunda hastalığın tanısı kondu ve doğru tedavime 5-6 yıl sonra kavuşmuş oldum şu an onun sayesinde hayat kalitem arttı.İnanılmaz araştırmacı, işini gerçekten severek yapan, nerede olursam olayım bir mesajla her sorunuma çözüm bulmaya çalışan mükemmel bir doktor.
Cevdet ZÜNGÜN
Cevdet ZÜNGÜN
Yaklaşık 5 sene önce “omuz manşetindeki Rotator Kaf Sendromu, çoğunlukla çekme, kaldırma hareketleri veya omuz üzerine ciddi düşüşlerin bir sonucu olarak oluşur” şeklinde koyduğu teşhis ve devam eden rehabilitasyon dönemi süresinde göstermiş olduğu ilgi ile sağ elimle saçımı bile tarayamazken, kolum yeniden hayat buldu. Yeni muayenehanesinde de başarılarının artarak devamını dilerim.
Havva Yüksel
Havva Yüksel
Şiddetli sırt ağrım için Sibel Hanıma bir arkadaşımın tavsiyesi ile gittim. Doktor hanım beni uzun uzun dinleri sorular sordu. Sonrasında muayene etti ve ağrının sırtıma boynumdan geldiğini anlattı, kolumdaki güçsüzlüğü tespit etti ve gösterdi. Boyun MRı çektirdi iğneler yaptı. Ağrılarım hala devam ediyor ama çok azaldı. Fizik tedaviye gidiyorum. Son derece temiz ve ferah bir yer.Teşekkür ederim.
sinan KIĞILCIM
sinan KIĞILCIM
Sibel Kibar Hoca’ya 87 yaşındaki babamın geçirdiği kalça protezi operasyonu sonrası fizik tedavi için başvurduk. Nazik yaklaşımı, özenli muayenesi, tedavi sürecindeki yakın ilgisi, yerinde ve doğru yönlendirmeleriyle babam sağlığına kavuştu. Kendisine ailece minnettarız, sonsuz teşekkür ediyor, fizik tedavi ve rehabilitasyon gereksinimi olan herkese güvenle tavsiye ediyoruz.
Damla Senturk
Damla Senturk
Çok sert ayak bileği burkulması sonucu bir arkadaşımın tavsiyesi ile gittim ve iyi ki de gitmişim. Sibel Hanım gerçekten soyadı gibi çok kibar bir hanımefendi. Bilgisiyle bakış açısıyla motivasyon arttırıcı davranışlarıyla kendinizi ilk dakikadan itibaren iyi hissetmenizi sağlıyor. Fizyoterapist Cem Bey gerçekten işini çok iyi yapan pozitif bir insan. Asla motivasyonunuzun düşmesine izin vermiyor. İlk gittiğimde seans ile son seansım arasında o kadar büyük fark var ki iyi ki tercih etmişim. Umarım zaman geçtikçe bileğimi daha iyi hissedeceğim. Herşey için çok teşekkür
m.reza goçi
m.reza goçi
Sibel hocama arkadaşımın tavsiyesi üzerine gittim. Kendisi son derece ilgili ve farklı bakış açıları geliştirebilen bir doktor. Kendinizi evinizde gibi hissediyorsunuz. Omuzumda tendok kompasi vardı, 3 seans enjeksiyon ile tamamen iyileşti. Enjeksiyonları ultrasonla özenle yapıyor, kendinizi çok güvende hissediyorsunuz. diz ağrısı çeken ablamı da götürdüm. Hocam dizine uyguladığı enjeksiyonla diz ağrıları rahat etti. Ağrısı olan herkese tavsiye ederim. Sibel hocama ve güler yüzlü ekibine çok teşekkür eder çalışmalarında başarılar dilerim.
Nesrin Özelçi
Nesrin Özelçi
Sibel hanım çok ilgili ve güleryüzlü bir Dr..Elim ve dizlerimdeki ağrılar için kendisine başvurmuştum.Çok faydasını gördüm.Sibel hanıma teşekkür ediyorum .
emel ünsal
emel ünsal
Sibel Hanıma annemin sağ omuz ağrısı için başvurduk. Kendisini internetten araştırarak bulduk. Yorumlarda yazdığı gibi çok kibar ve çok ilgili bir bayan. Son derece bilgili bir doktor. MR larımıza yeniden baktı ayrıntılı bir muayene yaptı. Daha önce annemin omuzuna enjeksiyon yapılmıştı ama sonrasında çok ağrısı olmuştu ve iyi olmamıştı. Sibel Hanım hareketimizin kısıtlanmış olduğunu ve tedavinin hızlı bitmesi için enjeksiyonun tekrarlanması gerektiğini söyledi. Bu sefer enjeksiyonu kendisi ultrasonla bakarak yaptı. Yaptığı günden 1 gün sonra omuz hareketi belirgin açıldı ağrısı azaldı. Sonrasında da fizik tedaviye başladık. Çok teşekkür ederiz hızlı çözümleriniz ve güzel yüzünüz için.

 

Bu uygulam sırasında hiçbir ilaç kullanılmadığı için hastanın şeker, tansiyon gibi diğer hastalıklarının olması ya da herhangi bir ek sistemik lokal hastalığının olması kuru iğne tedavisi yapılmasına engel değildir. Her yaş grubu hastada uygulanabilir. Herhangi bir ilaç kullanımına bağlı yan etkisi yoktur. Ancak uygulanan bölgeye göre iğnenin uzunluğu ve nereden batırılması gerektiğine doğru karar verilmesi gerekir. İğneyi akciğere yakın bölgelerde uyguladığımızda (sırt ağrısı gibi) pnömotoraks denen akciğerin batırılan bölgesinin sönmesi gibi bir yan etkisi olabilir. Bu nedenle anatomi ve kas iskelet sistemini bilen bir hekim tarafından uygulanması gerekmektedir. Tedavi yapıldıktan sonra batırılan bölgelere göre kısa süreli bir ağrı şikayeti olabilir. Bu durumlar hekimin ek önerileriyle kolaylıkla çözülebilir.

Örneğin boyun ağrısı, sırt ağrısı olan bir hastayı değerlendirdiğimizde hastanın ağrısına bağlı kasılmış kasları tespit edilir. Bu kasların içine belirli aralıklarla birkaç noktadan kuru iğne batırmak tamamen mekanik bir şekilde bile, kolaylıkla dakikalar içinde ağrısının azalmasını sağlayabilir. Ağrının kronik süreçte olması ve akut süreçte olması arasında tedavi etkinliğinde farklar olabilir. Bu tedavi hastanın ağrıları uzun süredir varsa hızlı sonuç alınması için başka tedaviler ile kombine edilebilir. Özellikle sıcak uygulamalar, manuel terapi, masaj gibi yöntemlerle kombinasyonu etkinliğini arttırır ve iyi sonuçların kısa sürede alınmasını sağlayabilir. 

Kuru İğne Nedir?

Kuru iğne, ya da kuru iğne tedavisi kas iskelet sistemi hastalıklarında uygulanabilen bir çeşit tedavi yöntemidir. Kuru iğne olarak genellikle diş hekimlerinin yaygın olarak kullandığı ince iğne uçları kullanılır. Yapılan iğne uygulamasında herhangi bir ilaç ya da serum kullanılmaz. İlaç kullanılmadığı için şeker, tansiyon, kalp hastalığı gibi ek sistemik hastalığı olan, her yaşta hastaya uygulanabilir.

Uygulamayı yaparken yapılan bölgeye göre iğnenin boyutu ve ne şekilde yapılması gerektiği hekim tarafından karar verilir. Ağrı olan bölgeye direk uygulanabilirken akupunktur noktalarına da ugulanabilir. Kas kasılmasının çözülmesi istenen durumlarda direk olarak kasılı bölgeye iğneyi batırmak, hızlı bir şekilde kas kasılmasını çözerek kasılmaya bağlı ağrının tedavisinde çok hızlı etki sağlayabilir.

Seans sayısı hastanın durumuna ağrısının süresine ve şekline göre karar verilir. Akut durumlarda bir kez bile yeterli olabilirken kronik, uzun süreli ağrılarda aralıklı birkaç seans ugulanması gerekebilir. Bu tedavi sonrası hastanın kazanılan iyilik halinin devam edebilmesi için ağrıya neden olan asıl durumların ortadan kaldırılması ya da azaltılmasının sağlanması gereklidir. Mesela masa başında oturan ve boyun ve sırt ağrıları olan birine bu tedavi yapıldığında, aynı şrtlarda hasta çalışmaya devam ettiğinde ağrısı ve kasılması tekrarlayacaktır. Bu nedenle hastanın düzenli germe gevşeme gibi egzersizler yapması ya da belli aralıklı bu kuru iğne tedavisini uygulaması gerekebilir. Hastanın ağrısının bölgesine göre hastaya uygun egzersiz planlarını yaparak ve hastayı bu konuda eğiterek kuru iğne tedavisi uygulamaktayız.


Sibel Kibar Beyaz

Ben Doç Dr Sibel Kibar. Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon doktoru olarak 2005’ten beri çalışıyorum. 2010 yılından beri uzman doktor olarak hizmet veriyorum. Ankara Tıp Fakültesi’ne başladığım ilk günden beri hedefim hep çok iyi bir doktor olmak, bana gelen hastaları anlamak.

Son İçerikler

İletişim & Ulaşım

Mimar Sinan, Cenk Apartmanı, 1394. Sk. No: 16 Kat:6 No: 12 Konak/İzmir


(0232) 332 16 65


info@sibelkibar.com

SEO & Dijital Pazarlama seogen.com.tr - Son Güncelleme 2023

Doktorumuza Danışın
WhatsApp ile Hemen Sorunuzu İletin
Merhaba,
Doktorumuza Hemen Soru Sorabilirsiniz
Call Now Button(0232) 332 16 65